Bildiri Özetleri

İSPİR VE PAZARYOLU KÜLTÜR, YARDIMLAŞMA VE KALKINDIRMA DERNEĞİ

Bildiri Özetleri

Geçmiş Zaman Peşinde: 1950 – 1960 Yılları Arasında İspir’de Hayat

Nevzat KÖSOĞLU,

Ötüken Yayınevi, Yüksel II Caddesi No: 33/5 Ankara

Benim sunumum, söz konusu yıllar arasındaki görgü ve hatırlamalarıma dayanacaktır. Bu toplantının amacına ne ölçüde katkıda bulunabileceğini bilemiyorum; ancak yaşları o günleri hatırlamaya müsait olmayanlara bazı duygular hissettirebilir, benim yaşımdakilere de hoş bir gülümsemeyle o günleri hatırlatabilir.

1950-1960 yılları arasında İspir, bir Anadolu kasabası olarak , çevresiyle birlikte, kitaplarda kapalı ekonomi denilen bir ilişkiler düzeninde yaşıyordu. Bu yapının yaşandığı her çevre, hem üretim biçimi, hem de sair toplumsal ilişkiler bakımından birbirine benzer. Ortak bir dünya ve öte dünya anlayışının da paylaşıldığı bu toplumlarda büyük benzerlikler hatta ayniyetler yaşanması da doğaldır. Bu bakımdan o yıllarda Anadolu’nun herhangi bir yöresindeki kasaba yahut köy hayatı ile İspir’deki pek de farklı sayılmaz. Biz, İspir’in elli yıl öncesini hatırlamaya çalışırken, ayni zamanda bütün Anadolu’dan çizgiler vermiş olacağız.

Toplumsal değişme ve farklılaşmaların temel harekete getiricilerinden olan  haberleşme ve ulaşım imkânlarının ancak 1950’den sonra gelişmeye başladığı düşünülürse, Anadolu’muzun her yerinde yaşanan bu kapalı toplum hayatının, yavaş yavaş bu yıllarda aşılmaya başlandığını söyleyebiliriz. İşte ben, bu değişimi, çocukluktan gençliğe geçerken İspir’de yaşadım.  Ve o günlere ait hatırladıklarımı, ekonomik ilişkiler çizgisi çerçevesine bağlı olarak kısaca sunacağım. 

 

Anadolu Üzerine Yapılan Türk Akınları ve İspir Bölgesi

Ahmet TOKSOY,

Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Bölümü, Erzincan

atoksoy@atauni.edu.tr

Dünyanın en eski ve en köklü milletlerinden birisi olan Türk milleti, anayurt Orta Asya’da tarih sahnesine çıktıktan sonra kısa bir süre içerisinde geniş bir yayılım içine girmişlerdir. Başta Çin olmak üzere Sibirya, Hindistan, Karadeniz’in kuzey bölgeleri (Deşt-i Kıpçak bozkırları), Doğu Avrupa ve Anadolu bu yayılımın alanlarını oluşturmaktadır.

Türklerin Anadolu ile ilgisi esas itibariyle milattan önceki tarihlere dayanmaktadır. Makedonyalı İskender, doğu seferi sırasında Doğu Anadolu’ya geldiği zaman kaynaklarda “Bun-Turki” adı verilen Türkler ve Kıpçaklarla karşılaşmıştır. Türkler bu sırada İspir (Sper veya Çoruh boyları)’i de içine alan geniş bin sahada yaşıyorlardı. Esasen eski Çin kaynaklarında Su Kaşgarlı Mahmud’da Şu olarak anılan Sakalar, Azak Denizi çevrelerinde yaşayan soydaşları Kimmerleri yurtlarından çıkararak, M. Ö. 720 yıllarında Kafkas Dağları güneyine çekilmelerine neden olmuşlardır. Nihayet M. Ö. 680 yıllarında Kafkas geçitlerinden aşarak Kür ve Aras boylarına yayılmışlardır. Pers kralı Darius, M.Ö. 519 yılında Kafkas Dağlarına kadar yaptığı sefer sırasında Kafkasların güney bölgelerinde yaşayan Sakalar bulunuyordu. Bu bölgeyi ele geçirdikten sonra Aras’ın kuzeyinde “Sakalar ile Kaspiler”, Tebriz civarında Matianlılar ile Alarodyalılar”  ve Çoruh boylarında (İspir bölgesinde) yaşayan  “Sasperliler””i de hâkimiyeti altına aldı.

Türklerin önemli bir kolu olan Sabirler, Kafkasların güneyine geçerek Kür Nehri havzasına geldiler. Buradan Anadolu’ya girerek Kayseri, Ankara ve Kastamonu’ya kadar akınlarını sürdürdüler. Bundan sonra Sabirler, Azerbaycan, Gürcistan ve Doğu Anadolu’yu uzun zaman idareleri altında bulundurdular.

İspir, Selçuklu başbuğu İbrahim Yinal’ın 1048’de Anadolu üzerine yaptığı sefer sonunda Selçuklular tarafından fethedildi. Bunun ardından Sultan Alp Arslan’ın 1068 yılında Çoruh boylarını ikinci defa hâkimiyet altına alması ile fetih perçinlendi. Nihayet Malazgirt Zaferinden sonra Erzurum’da kurulan Saltuklu Beyliği sınırlına dâhil edildi.

 

18. ve 19. Yüzyıllarda İspir’in İdari Statüsü ve Bazı Önemli Olayları

Şaban BAYRAK,

Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü, Niğde

sbayrak@nigde.edu.tr

Erzurum ve çevresi, Osmanlı İdaresine girince, daha önce tesis edilmiş Diyarbakır Beylerbeyliği’ne bağlanarak idare edilmiştir. Bu ilk idari yapılanmada sancak olan İspir daha sonra kurulan Erzurum Beylerbeyliği’ne bağlı olarak bu statüsünü devam ettirmiştir.

Tanzimat dönemine kadar sancak olarak yönetilen İspir,  yeni yapılanmada önce Erzurum’a bağlı nahiye, sonra Bayburt Sancağına bağlı kaza, Erzincan sancağına bağlı kaza ve nihayet Erzurum’a bağlı kaza ve ilçe olarak yönetilmiştir.

18. ve 19.Yüzyıllar Osmanlı Devleti’nde idari ve Sosyal kargaşanın arttığı bir dönemdir. Ülke genelinde olduğu gibi İspir’de de asayişin bozulduğu, bazı resmi görevlilerin halka zulüm ettiği, özellikle Karadeniz bölgesinde türeyen eşkıyaların İspir’e gelip olaylara sebep olduğu görülür.

Yine 19. Yüzyılda ispir’de halkı etkileyen tabii afetler,  yangınlar, salgın hastalıklar da meydana gelmiştir.

Telgraf hattının İspir’e gelmesi, Hükümet konağının yapılması, posta idaresinin kurulması da bu dönemde yaşanan diğer önemli gelişmelerdendir.

 

İspir ve Pazaryolu İlçelerindeki Ermeni Ayaklanmaları

Erol Kürkçüoğlu,

Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi, 25240 Erzurum

ekurkcu@atauni.edu.tr  

Rusya’da Bolşevik İhtilalinin çıkması üzerine Ruslar işgal ettikleri İspir ve Çevresinden de çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu durum üzerine Ermeni Taşnak çetelerinin ele geçirmek istediği kasabalarımızdan biri de İspir idi. Bilhassa İspir’in İşgali ile Ermeniler Karadeniz’e inmek gibi tarihi bir hedefi gerçekleştirmek istiyorlardı. Ermenilerin İspir ve Pazaryolu çevresindeki Müslüman Türk ahaliye tatbik ettikleri katliama karşı İspir’in vatansever evladı Müftü Mustafa Başkapan kasabanın halkını teşkilatlandırarak kurduğu milis birlikleriyle İspir ve çevresini kahramanca savunmuşlardır. Bugün İspir’in milli mücadele tarihinde Müftü Başkapan ve İnayetin Osman’ın verdikleri mücadeleyi saygı ve şükranla yad etmek gerekmektedir. Bu çalışmada Ermeni ayaklanmalarının seyri verilmeye çalışılacaktır.  

İspir Kurtuluş Savaşı Önderi Müftü Mustafa Başkapan ve İspir Tarihindeki Önemi

Fatma BAŞKAPAN, İbrahim BEKTAŞ,  İsmail BAKİ

Erzurum Atatürk Üniversitesi, K. Maraş Sütçü İmam Üniversitesi, İspir Halk Eğitim Müdürlüğü

Fatma_bas_kapan@hotmail.com

Bu inceleme ile amaçlanan, İspir Kurtuluş Savaşı önderlerinden merhum Müftü Mustafa BAŞKAPAN’ın hayatını, önder kişiliğini, İspir Kurtuluş Savaşı’ ın daki yerini kısaca tanıtmaktır. Aynı zamanda, geçmişini unutan milletlerin bu geçmişi yeniden yaşamak zorunda kalmalarından yola çıkarak, gelecek nesillere Müftü BAŞKAPAN ve kahraman İspir halkının o günkü mücadelelerini hatırlatmak ve milletlerin kaderlerini kişilerin öngörü, feraset ve fedakarlıklarının tayin etmiş olduklarını göstermek te bildirinin diğer amaçlarından biridir. Diğer bir gaye de, kahraman Müftü BAŞKAPAN’ ın gelecek nesillere örnek olması ve tarihin hafızalarda kalıcılığının sağlanması, bu vesileyle de isimsiz kahramanlarımızın yeniden anılması, geçmişten bugünlere bakılarak ders alınmasını sağlamaktır.

1915-1918 yılları arasında Rus ve Ermeni zulmüne maruz kalan İspir, halkının ve önderlerinin akıllı ve cesura ne mücadelesi ile bu zulümden kurtulmasında Öncü olan, önder şahsiyet Müftü Mustafa BAŞKAPAN Efendi, 1863’ te İspir- Ortaköy (Grans)’ de dünyaya gelmiştir. 1901’ de otuz sekiz yaşında İspir Müftülüğü’ ne atanmıştır. Müftü BAŞKAPAN, saygın ilmi, şecaatli kişiliği ve lider duruşuyla ispir ve Erzurum civarında saygın bir alim olarak tanınmaktadır.

İspir Kurtuluş Savaşı’ ında (20 Ocak 1918) ‘’İspir Kurtuluş Cemiyeti’ ni’’ kuran ve başkanı seçilen Müftü BAŞKAPAN yaptırdığı istihbarat çalışmaları ve oluşturduğu milis kuvvetlerle Ermeni mezaliminin İspir’ deki emellerinin  önlenmesinde öncü rol üstlenmiştir.

Bu bildiri ile, yeni nesillerimizin, geçmişte kendileri için fedakarlık yapan şahsiyetleri ve bunların önemlilerinden biri olan Müftü Mustafa BAŞKAPAN Efendi’yi daha iyi tanıyacaklarını ve geleceklerini bu bilgiler ışığında daha sağlam temeller üzerinde kuracaklarının sağlanması beklenmektedir.

 

İspir ve Çevresinin Tarihi ve Arkeolojik Verileri

Alpaslan CEYLAN, Yasin TOPALOĞLU

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 25240 Erzurum

ceylanerzurum@hotmail.com

İspir, idari bölümlenme bakımından Erzurum İli sınırları içinde coğrafi bölümlenme bakımından ise Karadeniz Bölgesi’nin, Doğu Karadeniz Bölümü’nde yer alır. İspir ve çevresi; böylece Doğu Anadolu Bölgesini, Doğu Karadeniz kıyılarına ve Kafkaslara bağlayan tarihin çeşitli dönemlerinde askeri ve ticari amaç ile kullanılmış doğal ve tarihi yollara sahiptir. Bu doğal yollar Kafkaslardan gelerek Erzurum’da düğümlenerek Erzurum’u doğunun batıya açılan kapısı konumuna getirmektedir. İspir ise bu kapının Erzurum’dan Karadeniz’e ve daha batıya açılan penceresi konumundadır. Özellikle Serçeme-İspir güzergâhı kale ve garnizonlarla güvenlik altına alınmış çok eskiden beri kullanıma açık bir bölgedir. Maden yataklarını kontrol altında bulundurabilmek ve kısa zamanda Karadeniz sahiline ulaşabilmek için bu yolların kullanılması kaçınılmazdır.

Bölgenin tarih öncesi çağları incelendiğinde Son Kalkolitik ve özellikle Eski Tunç Çağı’ndan itibaren yoğun yerleşmelere ve siyasi örgütlenmelere sahne olduğu anlaşılmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden birisi hiç şüphesiz en eski çağlardan beri önemli ticari ve askeri yolların kavşak noktasında yer alması ve Çoruh Nehrini sınırları içerisinde bulundurmasıdır. Bu stratejik konum ile İspir ve çevresi tarih boyunca yaşanan birçok göçten ve seferden etkilenmiştir. Yine stratejik konum ve jeolojik yapının bir sonucu olarak savunulması kolay olan bu bölge tarihi çağlarda, Hayaşa ve Daya(e)ni Krallıklarının merkezi olmuştur.

MÖ. III. bin yılda Asya kökenli Hurriler’in iskanı ile orijin bölgesi Erzurum ve çevresi olan önemli bir kültür olarak Karaz Kültürü meydana gelmiştir. Bu kültür yayılım alanı içinde Doğu Anadolu’da ve Kuzeydoğu Anadolu’da olduğu gibi Son Kalkolitik ve Eski Tunç Çağı boyunca İspir ve çevresinde hakim unsur olmuştur. Kuzeydoğu Anadolu’nun dolayısıyla da İspir ve çevresinin tarihi çağları hakkında en eski yazılı belgeler Hayaşa Krallığı hakkında bilgi veren Hitit Krallarından Tuthalya III. (M.Ö. 1410-1390), Şuppiluliuma I. (M.Ö. 1385-1345) ve Murşili II. (M.Ö. 1344-1308) dönemlerine aittir.

MÖ. XIII. yüzyıla gelindiğinde Asur kayıtlarına göre bölgede birçok krallık bulunmakta ve bunlardan en önemlisi olarak Daya(e)ni/Diau(e)hi’de olduğu görülmektedir. Bu krallığında Hayaşa krallığı gibi Hurri kökenli ve akraba olduğu kabul edilmektedir. M.Ö. XIII. yüzyılda kuruluşunu tamamlayan Urartu Devletinin bölgenin verimli ovalarından yararlanmak ve zengin yer altı kaynaklarını kullanmak için kuzeydoğuya yönelik Daya(e)ni Krallığı üzerine defalarca seferler düzenlemiştir. Daya(e)ni Krallığı’ndan sonra bölgede önemli bir şekilde Urartu varlığı görülmektedir.

Bölgede genel olarak Eskiçağ’da Hurriler, Hayaşalılar, Hititler, Daya(e)niler, Urartular, Kimmer ve İskitlerin varlıklarından söz edilebilir. Bu yoğun iskân Ortaçağ’da ve daha sonraki dönemlerde de devam etmiştir.

Bölgede 1998 yılından itibaren aralıksız olarak devam ettirdiğimiz tarihi ve arkeolojik yüzey araştırmaları sonucunda tespit edilen yerleşmelerin büyük bir kısmını kaleler oluşturmaktadır. Engebeli coğrafi yapı ve iklimin etkisi ile büyük oranda doğal tahribata uğrayan yerleşmelerin dönemsel olarak büyük bir kısmının günümüzdeki yapıları itibariyle Ortaçağ özelliği taşıdığı görülmektedir. Bölge devam ettiğimiz incelemeler devam ettikçe bölgenin erken dönem tarihinin daha belirgin bir şekilde ortaya çıkacağını düşünmekteyiz.

 

İspir İlçe Merkezindeki Kültür Varlıkları

Hamza GÜNDOĞDU,

Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü 25240 Erzurum

hamza@atauni.edu.tr

Milattan önceki 4. binden itibaren Çoruh Havzasında görülen toplumların yörede bıraktıkları kale, höyük vb. kalıntılardan İspir yöresinin de aktif yerleşime sahne olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu tarihlerden Milattan önceki I. yüzyıla kadar yörede herhangi bir topluma mal edilebilecek kale ve benzerli örnekler dışında somut kalıntılar bulunmamaktadır.

Ancak İspir Kalesinde M.S. V. VI. Yüzyıla ait olduğu tahmin edilen kilise ile burada daha sonra ortaya çıkan İslami dönem eserleri bu bildirinin konusunu oluşturmaktadır. Bunların başında da Saltuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan Kale Mescidi, Tuğrulşah Camii, Melik Halil Mescidi, ve Kadıoğlu Medresesi gelmektedir.

Tarihi, mimarisi, süsleme özellikleriyle bir dönemin temsilcileri olan bu kalıntıların üzerinde durulacak ve genel bir değerlendirmesi yapılacaktır.

 

 

İspir Çevresindeki Kültür Varlıkları

Ali Murat AKTEMUR

Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Sanat Eğitimi Bölümü 25240 Erzurum

murataktemur@hotmail.com

İspir ve çevresi milattan önceki asırlardan itibaren çeşitli medeniyetlere yurt olmuş, adını da Saka Türklerinin Sasper Boyu’nun M.Ö. VII.yüzyıldaki fethinden sonra almıştır.Yörenin zengin tarihi geçmişine paralel olarak, Kültür varlıklarında da zenginlik ve çeşitlilik söz konusudur.Bunlar arasında kronolojik bakımdan ilk sırayı kaleler alır.Urartu alt yapılı (İspir Bölgesi, Urartulara ait çivi yazılı belgelerde,Kulka "Qulha" adı ile anılır) olan ve Selçuklu- Osmanlı onarım ve eklemeleriyle günümüze gelen ortaçağ kalelerini, X.-XI. yüzyıllara ait çoğu  Ortodoks Mezhebini benimsemiş Hıristiyan Türklerden kalma kilise ve şapeller takip eder.Cami ve mescitler, medreseler,Türbeler, Hanlar,Konaklar ve çeşmeler de hem yöre hem de Anadolu Kültür mirasının önemli varlıkları olarak dikkati çekerler.

Madenciliğin Önemi ve İspir Bölgesinde Maden Varlığı

Ahmet DEMİRCİ, Salih YÜKSEK

Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü, Sıvas

demirci@cumhuriyet.edu.tr

İnsanoğlundan oluşan toplulukların halen takip etmekte olduğu dört ana amaç vardır. Bunlar; refah barış, özgürlük ve adalettir. Bugünün batı ülkeleri standartlarında bu amaçlara ulaşmak ve var olanı muhafaza etmek için, maden hammaddeleri; gereklidir, aranmalıdır, üretilmelidir, uç ürüne dönüştürülmelidir ve gerekirse uğruna savaşılmalıdır. Nitekim batılı ülkeler kişi başına her yıl 20 ton maden hammaddesi tüketmektedir. Bunlardan başlıcaları; 1 ton petrol, 3 ton petrol eşdeğeri kömür, 260 kg demir, 21 kg aluminyum,10 kg bakır, 5 kg çinko, 5 ton taş-mermer, 400 kg çimento, ve benzeri madenlerdir. Buradan hareketle 70 yıl ömrü olan bir insanın müreffeh bir yaşam için; 1500 ton maden hammaddesi, buna karşılık 50 ton gıda hammaddesi tüketmesi gerekir(su ve hava hariç).

Madencilik sektörü; istihdam artışına, sermaye artışına, insan gücü kalitesinin iyileşmesine, yeni mesleki formasyonların doğuşuna, bilgi ve beceri seviyesinin artmasına, malzeme kalitesinin iyileşmesine Rekabet ortamının gelişmesine, talep ortamının iyileşmesine, organizasyon kalitesinin iyileşmesine, girdi teknolojilerinin iyileşmesine, proses teknolojilerin geliştirilmesine, önemli katkılar sağlamaktadır. Bu katkılar direkt olarak yukarıda verilmiş olan amaçlara ulaşmasına yardımcı olur.

İspir’ i çevreleyen Erzurum, Gümüşhane, Bayburt, Kars ve Artvin’de Kalkolitik döneme kadar uzanan yerleşimler mevcut olmuştur. M.Ö. 3000 ‘li yıllarda Finikelilerin bölgenin yakınlarında kurşun, kehribar, kırmızı boya ticareti yaptıkları bilinmektedir. M.Ö. 95-54 yıllarında bugünkü Gümüşhane, Bayburt ve İspir’ i kapsayan bölgeye “ Madenler Ülkesi ” ismi verilmiştir. Bu bölgede; demir, bakır, kurşun, şap, gümüş ve altın gibi madenler çıkarılmıştır. Özellikle İskitler başta olmak üzere bölge halkları demircilik konusunda uzmanlaşmışlardır.

Maden İşleri Genel müdürlüğünün verilerine göre 2008 yılı itibariyle İspir bölgesinde 61 adet maden ruhsat sahası mevcut olup, bunlardan halen üçünde maden işletme faaliyetleri yürütülmektedir. Bu bildiride madenciliğin ulusların kalkınmasındaki önemi, Türkiye madenciliği ve özelde İspir yöresi maden kaynakları ve maden işletme ve arama ruhsat sahalarına ait bilgiler derlenmiştir.

Ermeni Mezalimine Karşı İspir ve Pazaryolu’nda Verilen Mücadeleler

Binvar KURBANOĞLU

Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, Kartal – İstanbul

………………………………………………

Dil-Kültür Bağlantısı Açısından İspir Mutfak Kültürü

Muhsine Börekçi

Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü 25240 Erzurum

mborekci@atauni.edu.tr

Yaşama biçimimiz sözcüklerle biçimlenir, düşüncemiz, sözcüklerle somutlaşır. Kültür deneyimlerimizin sistemleşmiş biçimi ise –ki öyledir- dil de bu sistemin resmidir. Mutfak insan hayatının zorunlu bir öğesidir, seçimlik değildir. Eğer mutfak yaşamı bir kültüre dönüşmüşse bir başka ifade ile insanın biyolojik ihtiyaçlarının karşılanmasında bir düzen oluşmuşsa bu, üst düzeyde bir yaşama kültürünün göstergesidir. Çünkü “konuştuğumuz kelimeler, deyimler ve atasözleri lafızdan ibaret değildir. Onların arkasında geniş bir dünya saklıdır.Taşlara, kağıtlara, kitaplara hepsinden de önemlisi halkın ölmez hafızasına yazılmış; sürekli genişleyen ve yenilenen, ama eksenini hiç kaybetmeyen bir dünya. Giydiğimiz elbisede, yediğimiz yemekte, oynadığımız oyunda, söylediğimiz türküde, yaktığımız ağıtta, kısaca; doğumda, düğünde, bayramda ve ölümde kullandığımız; inançların, üretimin, ticaretin, yardımlaşmanın velhasıl hayatın kendisi olan kelimelerin insanı nasıl çepeçevre kuşattığının hikayesi.

Bu çalışmada ispir mutfak kültürünü kurmaca dünyaya aktaran sözcüklerle bu sözcüklerin göndergeleri arasındaki ilişki tespit edilmeye çalışılacak; göstergelerin  arkasındaki yaşam felsefesi dikkatlere sunulacaktır

İspir’de Ad Koyma Geleneği Üzerine Bir Çalışma

Yaşar YILMAZ

Sağlık Bakanlığı, Sıhhiye – Ankara

yasaryilmaz25@gmail.com

Son beş yıl içerisinde İspir’de doğan ve başka yerlerde doğup da İspir kütüğüne yazılan çocuklara konan adlar, hem maziden hem hâlden hem de niyete bağlı olarak hedeflenen atiden izler taşıması dolayısıyla sosyo-kültürel açıdan önemli bilgiler sunmaktadır.

2003 yılından 2008 yılına kadar İspir nüfusuna kayıtlı olan 5000 kadar çocuk adı, Türk ad koyma geleneğinin ana çizgilerini taşımasının yanında bölgenin kendi tarihî, coğrafi ve kültürel yapısının karakteristik yönlerinden de değerler taşımaktadır. Mesela, 2003 yılında doğan kız ve erkek çocuklarına konan adları kökenlerine göre dikkate alındığımızda erkek çocuklarında Türkçe kökenli adların, kızlarda ise Arapça kökenli adların daha ağır bastığını görmekteyiz. Erkek adlarındaki bu tercihin arkasındaki sebebi, şanlı Türk tarihi ve onun yiğitleriyle kurulan manevi bağla ilişkilendirmek mümkündür. Diğer yandan kız çocukların adlarını dikkate aldığımızda burada ahlak, iffet gibi kavramların bu adları koymada yönlendirici olduğu düşünülebilir.

Erkek adlarında dikkati çeken bir başka husus da birleşik adların tercih edilmesidir. Bunlar sırasıyla Yunus Emre ve Emre’yle, Furkan’la, Enes’le, Eren’le, Can’la, Muhammet’le Burak’la oluşturulan birleşik adlar biçiminde birbirini takip etmektedir. Muhammet Emin, Muhammet Haktan, Furkan Saltuk, Yiğit Furkan, Furkan Berk, Mehmet Haktan, Mehmet Hakan, Ahmet Enes, Enes Ensar,  Yunus Emre, Yusuf Emre, Arif Emre, Alp Eren, Ahmet Eren,  Ömer Faruk,Umut Can, Oğul Can, Emre Can, Burak Can gibi birleşik adların konuluyor olması, Tanzimatt’tan bu yana ikili adların cazibesini yeniden yakaladığının bir işareti olarak yorumlanabilir.

Kız çocuklarına geleneğin etkisiyle konulan adların ilk 9’unu Zeynep, Ayşe, Elif, Fatma, Zehra, Esma Emine, Havva, Hatice oluşturmaktadır. Son yıllar da moda olan adlara bir yönelişin olduğu dikkatimizi çekiyor.2003 yılında koyuluş sıklıklarına göre Şevval, Aleyna, Büşra, Melisa, Yaren, İlayda,  Gamze, Aybüke, Hazal, Damla, Cansu, Şeyda, Şeyma, Tuğba, Duygu,  Ravza, Ceren, Ceyda, Özge, Gizem, Selin, Rüveyda, Sümeyra, Pınar, Şule, Erva, Selcan, Aysima, Nursima, Sudenaz, Buse, Afra, Pelin, Zerda, Melis, Elanur, Burcu, Tuana, Erva, Aymerdiyye, İclal, Livanur, Selin, Burcu, Yüsra, Simlay,Tülin, Ebrar, Azra gibi adlar, geleneksel adların yanında yönelinen adlar içerisinde  yer almaktadırlar. Diğer yandan  İclal, Azra, Zerda, Tülin, Hazal gibi adların konulmasında bu adı taşıyan ve gerek televizyon dizilerinde gerekse programlarda yer alan kişilerden  etkilenildiği bir gerçektir.

İspir Köy Kültürünün Sosyo-Kültürel Bir Yaklaşımla İncelenmesi

İbrahim Yılmaz

Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü 25240 Erzurum

iyilmaz@atauni.edu.tr

Bilindiği gibi Erzurum İspir İlçesi, en eski ve önemli yerleşim alanlarından biridir. Bölgesel olarak Doğu Karadeniz Bölgesinin Güney Doğusunda kalmaktadır. Ulaşım yönünden Erzurum iline 137 km uzaklıktadır. Komşu illere olan uzaklığı ise Rize’ye 119km, Artvin’e 170 km ve Bayburt iline uzaklığı ise 70 km mesafede bulunmaktadır. Bundan dolayı da İspir’de söz konusu illerden birinin bütünüyle kültürü yakalamak mümkün değildir. Eskilerin deyimiyle bu yöre halkı nevi şahsına münhasır (yani kendine özgü) bir yapı sergilemektedir. 2700 Yıllık Türklük bölgesi olan İspir 2100 km2 alana yerleşmiş 89 köy ve 106 muhtarlığı bulunmaktadır. İlçemiz Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında bir geçit noktasıdır. Ayrıca Anadolu’nun Kafkaslara bağlanmasını da sağlayan bir köprü vazifesi görüp denizden yüksekliği 1050 m dir. Son Genel Nüfus sayımına göre 30.000 nüfusu vardır.

Birçok sosyo-kültürel araştırmalarda olduğu gibi, bir bütünün parçası olan ama pek çok konuda kendine özgü bir yapı sergilemekte olan İspir insanlarının kültürel zenginliğini içerden biri olarak gözlemlemek ve tasvir etmek oldukça zor olsa gerektir. Bundan dolayı aslı itibariyle dışarıdan, ama yaklaşık olarak on sekiz yıl gibi ispirli ile yüzleşen, onu ve onun şahsında İspirli imajını tanımayan çalışan biri olarak ben kendimi bu konuda daha şanslı hissediyorum. Diğer yandan da ispir kültürünün kaynaklarını oluşturan civar illerden olmamam da bu konuda bana yardımcı oldu. Yani tamamen yabancısı olduğum kendine özgü bir yöreyi tanıma fırsatım oldu. Türkiye’nin her yerinde olumlu bir İspirli imajı var: çalışkan, namuslu, detaylı düşünme geleneğine sahip… vs.

Yaptığım incelemelerde bu olumlu İspir imajının köylerinden önce iş amacıyla giden daha sonra da işlerini yoluna koyup, iş kuran ve işveren durumuna geçen, ama işi de ispirli hemşerilerine veren ve zamanla ailesini de beraberinde götüren ağırlıklı köylü ispirli vatandaşlar oluşturmuştur. Bunlar gurbet ellerde gurbetin verdiği garipliği, ortak değerlerini ortaya çıkarak yenmeye çalışmışlardır. Dışarıda aktif olmalarının en önemli nedenleri kırsal kesimden gelmeleri ve kendilerini birbirlerine muhtaç olarak görmeleri olsa gerektir. Bundan dolayı İspirde oturan hemşerilerimiz alınmayacaksa, İspire ait sözlü ve folklorik kültün daha ağırlıklı olarak İspir dışında ikamet eden İspirlilerce temsil edildiğini söylemek mümkündür.

Hemşin – İspir Hattı Tarihi Yaşanmışlıkları

Yusuf IŞIK

Numune Hastanesi, Sıhhiye – Ankara

Rusya gurbetçiliğinden modern fırıncılığı Türkiye’ye taşıyan Hemşinliler, zaman içerisinde en yakın komşuları olan İspirlileri de kah ortak alarak kah usta alarak yetiştirip, bu sektörde kendileri ile rekabet edebilecek duruma gelmelerine neden oldular. Bu gün Türkiye’mizin ekmek ve pasta sektörünün ağırlıklı olarak İspirlilerin ve Hemşinlilerin elinde olmasının asıl nedeni budur.

Osmanlı Dönemi Kaynaklarında Yer Alan İspirli Âlimler

Şamil DAĞCI

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü, Ankara

samildagci@hotmail.com

Klasik İslam Tarihi kaynaklarında Erzurum’un, Hz. Ömer döneminde İslam dini ile tanıştığı, yani bu bölgenin Anadolu’nun ilk Müslüman olan illerinden birisi olduğu kaydedilmektedir. Bu bakımdan bölge, Müslüman Türk Tarihi bakımından büyük önem arz etmektedir. Ayrıca bu bölgeden yetişip Osmanlı Devletinde Şeyhülislamlık yapan çok büyük bilginler yetişmiştir. Bu yönü ile de Erzurum, özel bir öneme sahiptir.

Merkezi ve ilçeleriyle Erzurum, hem jeo-politik ve jeo-stratejik açıdan, hem de İslamî ilimlerin kurumsallaşması bakımından büyük önem taşımaktadır. Çünkü Orta Asya ile Batı Anadolu arasında bir köprü fonksiyonu icra eden Erzurum, bir taraftan Anadolu’ya gerçekleşen Türk akınlarına karargâh olurken, diğer taraftan Orta Asya Sünni- Mâturîdî inanç sisteminin Anadolu’ya taşınmasında da (Hanefî-Maturîdî teori ve pratiğinin sistematizasyonu) önemli roller üstlenmiştir. Örneğin; erken dönem Osmanlı ilmi literatüründe İspirli bilginlerin Mâturûdî ile Eşarilik arasındaki farkları ortaya koyan eserler telif ettiklerini tespit edebilmekteyiz. Bu Tebliğde Salnâme-i Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye, Osmanlı Padişahlarının huzurunda yapılan ilmî tartışma lar (Huzur Dersleri), Sicill-i Osmânî ve kısmen Şeriyye Sicilleri’ vb. kaynaklara dayanılarak İspirli âlimlerin kimliği tespit edilmeye çalışılmıştır.

Maden Köprübaşı ve Beldesinde ve Çevresinde Yetişen ve Hizmet Eden Manevi Şahsiyetler

Kamil KILIÇ

Maden Köprübaşı Beldesi, 25900 İspir – Erzurum

İnsan sorumluluk alan bir varlık olarak diğer yaratıklardan çok farklıdır. İnsanlık tarihinde zaman zaman isyanlar, zulümler, haksız kan dökmeler yaşanmıştır. İnsanlığı bu zulmün etkisinden kurtarıp, kan gölü haline gelen dünyayı yaşanılır hale getirip, haksızlığın vahşetin ve zulümün bitmesi için çalışan büyük insanlar gelmiştir. Kardeşin kardeşe düşmanca davrandığı bir atmosferi sevgi muhabbet saygı ve birbirini anlayan, kardeşçe davranmayı kendine vazife kılan bu uğurda canını, malını ve dünyevi bütün çıkarlarını hiçe sayan namütenahi bir sevgiyi aşılayan manevi şahsiyetlerden Madenköprübaşı beldesine bağlı mahallelerimizden ve yakın köylerimizde yetişmiş olanlar bu makalede anlatılmaya çalışılmıştır.

İhmal Camii Eski İmamı Mehmed Efendi ve Yetiştiği Çevre

Doç. Dr. Ahmet ÇELİK

Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü, 25240 Erzurum

Yedigoze25@hotmail.com

Mehmed Efendi (1887?) yılında İspir Cenker (Düzköy)’ de doğdu. Onun doğduğu dönemde daha sonra Çorapsız soyadı ile meşhur olan ailede birçok İslam din âlimi bulunmaktaydı. Bunlardan amcası Hacı Recep Efendi Erzurum’da gümrük medreseleri müderrisi (öl. 1921), onun oğlu Hafız Mehmet Hilmi (Çorapsız) müftü naibliği (öl. 1946) ve yine Hasan amcasının oğlu Ahmet (Çorapsız sonra Çelik) Hoca (öl. 1949) da merkez vaizliği görevini yürütmüşlerdir.

İhmal İmamını dinleyen yakınlarının anlattığına göre, Babası Hacı Hüseyin Efendi, oğlunu dört yaşlarında iken eğitim ve öğretim için Erzurum’a getirmiştir. Ayrıca Hocamıza verilen sicil cüzdanında yer alan bilgiler Onun, ibtidaî (İlkokulu) Gümrük medresesinde tamamladığını, daha sonra aynı medresede şart koşulan ilimleri tahsil ederek icazet aldığını göstermektedir. (İcazeti aldığı tarih 1323 /1905)

Mehmet Efendi, dini eğitimdeki donanımını tamamladıktan sonra imamlık görevine Erzurum’da Ali Paşa camisinde başlamış ve daha sonra İhmal Camiine intikal etmiştir. Ancak onun ismi İhmal Camisi ile bütünleşmiş ve Erzurum’da İhmal Camii eski imamı dendiğinde hemen Hoca akla gelmiş ve gelmektedir. Çünkü Hoca, kendisini caminin içerisine hapsetmemiş, camiden çıktıktan sonra halkla kucaklaşmayı başarmış, güzel bir ahlaka sahip, söylediklerini hayatında uygulamayı kendisine rehber edinmiş bir alim idi. Kanaatimizce o, bu güzel hasletlerinden dolayı günümüze kadar halkın zihninde taht kurmayı başarmıştır.

Hoca’nın yaşadığı yıllarda henüz takvim ve imsakiye olmadığı için her şehir müftülüğü kendi takvimini, namaz vakitlerini kendisi belirlerdi. Erzurum’da da bu görevin Hocaya verildiği bilinmekte ve onun özellikle Ramazan ayında imsakiye hazırlamayı hiç ihmal etmediği anlatılmaktadır. İhmal imamı 1966 yılında Erzurum’da vefat etmiştir.

Âşıklık Geleneği ve Âşık Canımoğlu’nun Kültürel Birikimi

Hasan KÖKSAL

Girne Amerikan Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Girne – Kıbrıs

Khoksal944@hotmail.com

Aşık Edebiyatının; İlk Türk Edebiyatı temsilcileri olan ozan-baksı şair tipinin ve bunların mensubu olduğu edebiyat geleneğinin Anadolu’daki tasavvufi cereyanlar ve tarîkat edebiyatının da tesiri altında kalarak İslamî kaidelere uygun yeni bir terkip olduğu ma’lumumuzdur. Ben bu yazımda, yöremizde bu geleneği sürdüren üç yıl önce kaybettiğimiz Aşık Canımoğlu’nun kültür birikiminden bahsedeceğim.

Hem yaşadığı köy/kasaba kültürünün etkisi hem de çağdaş anlamda bir eğitim olanağından yararlanamamanın getirdiği doğal sonuçla, köy/kırsal kesiminin kaderci dünya görüşü onda da egemendir. O, hep bir arayış içinde olmuştur. Olgun denilecek yaşta İstanbul’a bir iş bulup çalışmak için gider, umduğunu bulamayınca da huzursuzluğun şairi olur. “Boz eşeğin kuyruğundan tuta tuta usandım” derken köy hayatının kendisine sıkıntı verdiğini ve dar geldiğini anlatmak ister.

Canımoğlu’nun lirizminde temel taş vazifesi gören unsurların başında sosyal unsurlar gelmektedir. O, şiirlerinin pek çoğunda, şahsi fikirler ve duygular içinde görünürse de aslında O’nu derinden sarsan temel faktör, kendi dünyası ve tasavvuru ile gördüğü gerçekler arasındaki tezatlardır.

Kısaca O, insanlığın yakalamak istediği ve muhtaç olduğu aydın görüşü, sosyal dayanışmayı, dürüstlüğü, sevgi ışığını hasta bünyesine rağmen şiire dönüştürüp kültürümüze armağan etmiştir.

İspirli Âşıklar, Şairler ve İspir Konulu Şiirler Üzerine Bir Çalışma

Yaşar YILMAZ

Sağlık Bakanlığı, Sıhhiye – Ankara

yasaryilmaz25@gmail.com

İspir, Türk toprağı olduğundan bu yana şairleri ve âşıklık geleneğimizin temsilcileri olan hakk/halk âşıklarıyla daima sesini duyuran kutlu bir belde olmuştur. Çoruh’tan Kaçkarlar’a uzanan bu coğrafi kesit, bütün güzellik, ihtişam ve bir o kadar da çetinliğiyle buradaki âşıkların ve şairlerin muhayyilesinde yer etmiş; onların gönüllerine ilham perisi olmuştur. İspir’de âşık ve   şair, âdeta Çoruh’un ikiz kardeşidir.

17. yüzyıldan günümüze kadar gelindiğinde 20-25 âşık; 40-50 şair ve çok sayıda şiirle iştigal eden kişinin varlığından haberdar oluruz. Mahirî,Hafız, Hicranî Baba, Arifî Baba, Âşık Ömer (Derdiyok), Âşık Meftunî, Âşık Paşa Ali, Âşık Ummanî, Âşık Coşkunî, Âşık Devranî Baba,Âşık Uçucu, Âşık Mehmet,Seyfettinoğlu (Müştak Şahin) ,Âşık Seyyahî,Âşık Cnımoğlu,Âşık Kazanoğlu, Âşık Yanığî,Âşık Firarî,Âşık Veysel Yıldızer gibi âşıklar; Hazık Mehmet Efendi, Ziya Paşa, Mehmet Yılmaz, Mustafa Ketenci,İbrahim Yiğit, Mustafa Arslan, Servet Aktaş, Yusuf Ziya Âdem, Nihat Güreşçi,Hüsamettin Akın, İbrahim Salduz, Binvar Kurbanoğlu, Yücel Âmil, Mehmet Genç,Ali Atmaca, Remziye Yılmaz Lütfü Güzel,Talip Demir,Selahattin Aktaş, Bekir Salim, Baki Çetin, Şerif Çöpürgensli, Selahattin Toraman, Hüseyin Avni Ekşi, Muammer Polat, Ramazan Atmaca, Mustafa İlhan, Erol Şimşek, Nihat Türker, Ahmet Coşkun, Yaşar Yılmaz, Cevriye Kaya, Nevzat Duran, Alper Yiğit gibi şairler, şiir geleneğimizin temsilcileri olarak değerlendirilebilir.

Sözünü ettiğimiz  bu âşıklar ve şairler, aşk, ilahî aşk, tasavvuf; göç, geçim sıkıntısı, yaşanılan mekânın ve hayatın zorlukları; memleket özlemi; yaşanılan yerin güzellikleri (Çoruh, Kaçkar, Yedigöller); ilçenin tarihi ve onun belli simalarına övgü (Kurtuluş; Müftü Başkapan İnayet’in Osman vb.) gibi temaları şiirlerinde işlemişlerdir.

Özellikle son yüzyılda varlık gösteren İspirli âşıkların ve şairlerin şiirlerinde İspir çok önemli bir yer tutmaktadır. 93 Harbini takiben ve 1970’lerden itibaren başka yerlere yapılan göçler, İspir’e karşı daima bir özlem oluşturmuştur. Bu sıla hasreti, gurbette yaşayan İspirli âşıkların ve şairlerin önemli şiir temalarından birini teşkil etmiştir. Kurtuluş coşkusu ve ilçenin güzellikleri, memleket özlemini tamamlayan temalar olarak dikkat çekmektedir.

İspirli Âşık Bağrıyanık

Hüseyin BAYDEMİR

Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, 25240 Erzurum

baydemir25@mynet.com

Asıl adı Abdurrahman Karagülle’dir. 1934 (resmi kayıtlara göre 1936 ) yılında İspir ilçesine bağlı Kırık beldesinin Güney köyünde (Hoga) doğmuştur.

On bir yaşındayken bir rüya görür. Yeşil ışıkla birlikte yeşil cüppeli, beyaz kavuklu iki pîr-i fani kendisine doğru gelir. Genç olanının, bir kadehi dudaklarına değdirdiğini hisseder ve şunu söyler: “Oğlum her şeyin sonunda Yanık, Yanığî veya Bağrıyanık diye söylersin.” Bunu kimseye söylememesi konusunda da sıkıca tembihte bulunurlar.

Böylece daha on bir yaşındayken Yanık, Yanığî veya Bağrıyanık mahlaslarını alan âşık, ertesi gün kendi kendine ilham dolu şiirler söylemeye başlar. Muhitteki saygın hocalara götürülür. Bu çocuğa ilham dolu sır perdesinin aralandığı anlaşılır. Bir süre sonra köy köy dolaşarak şiirler söyler. Artık çevredeki düğünlerin, şenliklerin vb. diğer faaliyetlerin baş konuğu olur.

Askerde okuma yazma öğrenir. Bir süre İstanbul’da inşaatlarda çalışan âşık, burada Ruhi Su ile de tanışır ve beraber çalışırlar. Babası şiddetle karşı çıktığı için saz çalmasını öğrenemez.

Bağrıyanık, şiirlerini genellikle hecenin 8 ve 11’li ölçüleriyle söyler. Şiirlerinin çoğunluğu koşma veya semaidir. Geleneksel âşık tarzı halk şiirinin tekke şiiriyle birleştiği Allah, peygamber ve insan sevgisi, dürüstlük gibi ana temalar, Bağrıyanık’ın hemen hemen bütün şiirlerine hâkimdir. Şiirlerinde, oldukça sade ve duru bir Türkçe dikkat çekmektedir. Hem işlediği konular hem de dil açısından onun şiirleri, bize Yunus’u çağrıştırmaktadır.

Ziya Paşa’nın Atasözü Değerindeki Deyişleri ve Bu Deyişlerin Dil Eğitimi İle Sosyalleşmeye Etkisi

Metin CEYLAN, Zekeriya BATUR

Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Orta Öğretim Sosyal Alanlar ve Türkçe Eğitimi Bölümü, Uşak

Zekeryabatur9@gmail.com

Edebiyat, bir toplumun temel değer ve yargılarını yapısında barındıran bir kültür hazinesidir. Bu hazine, toplumun geçirdiği aşamalar, tarihi olaylar ve gelenek-göreneklerin şekillendirdiği sözlü kurallarla yazılı kuralların anlamlı bir bütünüdür. Bu bütünlüğü sağlayan, canlı tutan ve süreklilik kazandıran ise dildir.

Dil, edebiyatın temel aracıdır. Bu aracın iyi işlenmesi edebiyatın da daha işlevsel hale gelmesini ve topluma mal olmasını sağlamaktadır. Bu bağlamda dil eğitimi son derece önemlidir.

Dili işleyen yazar ve şairlerin dile, dilin inceliklerine hâkim olmanın yanı sıra üzerinde son derece titizlilikle çalışmaları zorunludur. Dil eğitimi aynı zamanda kültür ve düşünce eğitimidir. Bu anlamda edebî ürünlerin birçok bilgiyi aktarmada etkili olduğu görülmektedir. Bir sözle birçok düşünceyi dile getirmek ustalık gerektiren bir beceridir. Bu beceriyi başarıyla uygulayan Ziya Paşa, edebiyat ve kültür dünyamıza ait düşünür ve yazarların başında gelmektedir. Ziya Paşa dili ustalıkla işleyerek hem dilin inceliklerini hem de toplumun aksayan yönlerini etkili vecizelerle dile getirmiştir. Bu açıdan Ziya Paşa hem eğitici yönü hem de sosyolojik yaklaşımlarıyla merak konusu olmuştur. Bu çalışmada Ziya Paşa’nın bazı şiirleri taranarak dil eğitimi ve sosyalleşmeye yönelik sözleri tespit edilmiştir. Sözlerin atasözü değerine yakın ifadeler olduğu görülmüştür. Söz konusu ifadelerin günümüzde de gerek yazı gerekse günlük konuşma dilinde canlılığını muhafaza ettiği inkâr edilemez bir gerçektir.

Çoruh Üzerindeki HES Yatırımlarının Değerlendirilmesi ve İspir’e Ekonomik Katkısı

Mürsel MERAL

Cansu Elektrik Üretim A.Ş. Kadıköy – İstanbul

info@cansuhes.com

Dünyanın en büyük problemlerinden biri çevre kirliliği ve global ısınmadır. Bunu meydana getiren aşırı ve bilinçsiz sanayileşme, sera gazları, doğa tahribatı ve fosil enerji kaynaklarının aşırı kullanımıdır. Dünya insanlığın ortak kullanımına aittir. Enerjiye artan talep ve kaynakların bilinçsiz ve aşırı kullanılması – petrol ve diğer enerji materyallerinin aşırı fiyat artışına sebep olmuştur. Bu artış gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini tehdit eder hale gelmiştir.

Türkiye’de 2007 yılı itibariyle 191 milyar civarında elektrik üretilmiştir. Bunun % 48,6 doğalgaz, %20 linyit, %18,7 hidroelektrik, %6,2 ithal kömür, %4 fuil oil, %1,6 taş kömüründen elde edilmiştir. Ülkemizde elektrik talebi her yıl %8’lerle artıyor. Bu da her yıl 3000-3500 MW’lık yeni elektrik üretimine ihtiyaç olduğu anlamına geliyor. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı %70’lere varıyor. Enerji Bakanlığı ciddi tedbirler almadığı takdirde 2030’larda bu bağımlılık %80’lere ulaşma sinyalleri veriyor.

Enerji Bakanlığının enerji politikasıyla ilgili stratejilerinin geliştirilmesi ciddiyetle takip edilmesi, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarıyla (YEK) ilgili yasanın işlevselliğinin arttırılması ve acil tedbirlerin alınması gerekmektedir. Ülkemizde 500 milyar m3 suyun ancak 110 milyar m3 kullanılabiliyor. Yaklaşık %70 suyu elektrik üretiminde maalesef kullanamıyoruz. Dolayısıyla Hidroelektrik Santrallerine (HES) ayrıcalıklı ve öncelikli davranma zorunluluğumuz vardır.

HES. Yani sudan elektrik üretmektedir. Çevreye uyumlu, yenilenebilir, PİK talepleri karşılayabilen, yüksek verimli, yakıt gideri olmayan, enerji fiyatlarında sigorta rolü üstlenen, dışa bağımlı olmayan, çok düşük üretim maliyeti olan (%1,2) kısa sürede yatırımı geri dönen, uzun ömürlü (100–200 yıl) yerli bir kaynaktır. İşte bu kadar değerli ve işlenmemiş ülkemizin en önemli kaynağı Çoruh Nehridir. Yıllarca bu büyük potansiyel boşa akıp gitmiştir. Çoruh’un ana kolları üzerinde 10 adet, yan kolları üzerinde de 5 adet baraj planlanmıştır.  Bunların 2’si Muratlı ve Borçka bitirilmiş, Deriner devam etmekte, diğerlerinde proje ve başlama aşamasındadır. Ayrıca Çoruh’un yan kollarında yaklaşık 60 adet nehir tipi HES bulunmaktadır.

İspir sınırları içerisinde bulunan Yukarı Çoruh havzasında 5 adet baraj ve bir çok HES projesi yer almaktadır. Bu projelerin tamamlanması yaklaşık 10 yıl sürebilir. Bu süre içinde bölgemizde yoğun bir inşaat çalışması sürecektir. Mahalli ve mülki amirlerin desteğiyle, İspirli özel sektör organize bir işbirliği içerisine girebildiği takdirde, yeni iş alanları oluşturacak ve bölge ekonomisine ciddi bir şekilde katkıda bulunacaktır. Bunun için mutlaka kollektif çalışmayı başlatmak zorunluluğu vardır.

İspir Ekonomisine Genel Bir Bakış ve Potansiyel Yatırım Alanları

Dr. Fatma GÜNDOĞDU

Atatürk Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü 25240 Erzurum

fatma@atauni.edu.tr

Son yıllarda, kalkınmanın sürdürülebilmesi için, sosyal kalkınma ile tamamlanan bir iktisadi kalkınmanın gerekliliği vurgulanmaya başlanmıştır. Böylece, günümüzde kalkınmanın merkezine ekonomik büyüme değil, insanların temel ihtiyaçlara ulaşımlarının ve bunlara ulaşım seçeneklerinin artırılması konulmuştur. Buna göre, kalkınma, “insanların insanca yaşam koşullarına erişim olanaklarının artması, gelir dağılımının iyileşmesi, gelir düzeyinin yükselmesi, sosyal ve kültürel alanlarda yerele uygun gelişmelerin sağlanması, doğal kaynakların korunarak kullanılması ve zenginliklerin bireyin hayatına yansıma süreci” olarak ifade edilebilmiştir. Son çeyrek yüzyılda hızlanan küreselleşme, dünyanın bir bütün olarak algılanması yaklaşımını beraberinde getirmiş ve bunun sonucu olarak dünyanın herhangi bir yerindeki çevresel, tarımsal ve kırsal sorunlar tüm dünyayı ilgilendirir hale gelmiştir. Bu bakımdan, son yıllarda kırsal kalkınma uluslar üstü kuruluşlarca da hem akademik düzeyde hem de uygulamada fazlasıyla önemsenen bir konu olmuştur.

Bu bağlamda çalışmada, illerin gelişmelerinin önemli yerleşim noktaları olan ilçelerinin gelişmeleri ile aynı anlama geldiği düşüncesinden hareketle, Erzurum’un ilçelerinden biri olan, İspir’in ekonomik kalkınma süreci ele alınmakta ve potansiyel yatırım alanlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır.

İspir ve Pazaryolu’nda Mer’a Davalarının Uzun Sürmesi ve Çözüm Yolları

Fahrettin KORKMAZ

Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo – Televizyon Sinema Bölümü, 25240 Erzurum

fkorkmaz@atauni.edu.tr 

Mera; kuru mülkiyeti devlete ait, yararlanma hakkı köy ve belediye halkına ait bulunan, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Mera Kanununda da yer alan bu tanım, 1998 yılına kadar ülkemizde uygulanan mevzuata ve özellikle Osmanlı Arazi Kanunnamesi’ndeki düzenlemeye uygun düşmektedir. Bu düzenleme doğrultusunda, ülkemizde meraların hukukî rejimi belirlenmiş ise de, tüm uğraşılara rağmen mera uyuşmazlıklarının önü alınamamıştır. Bu da geçimi hayvancılığa bağlı yöremiz halkı üzerinde ciddi rahatsızlığa neden olmaktadır.

Ülke meralarının %37,8’i Doğu Anadolu Bölgesinde bulunmaktadır. Yörede beslenen hayvan varlığının tamamına yakını, yaz aylarında mera bitkilerinden istifade etmektedir. Bu bakımdan hayvan yetiştiriciliği ile uğraşan köyler, zaman zaman birbirleriyle çok ciddi ihtilaflara düşmektedirler. Göçün az olduğu köylerde anlaşmazlık nedeni bu iken, çok fazla göç veren köylerde, bu ihtilaflar kiralamak suretiyle elde edilen bedelden kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı, mera ihtilafları çoğu zaman bir özel hukuk ilişkisi olmaktan çıkıp, geniş kitleleri ilgilendiren bir kamu hukuku ilişkisine dönüşmektedir. Bu da o kitleler açısından genel güvenlik sorununu ortaya çıkarmaktadır.

Bu sorunların aşılmasında, hem mevzuattan kaynaklanan aksamaların hem de mera tahsislerinde rastlanılan hataların asgariye indirilmesinin, mera davalarının azalmasında önemli bir etkisi olacaktır.

İspir İlçesi Kırık Bucağı’ndaki Kırsal Göçün Nedenleri ve Çözüm Önerileri

Ertuğrul GÜREŞCİ

Atatürk Üniversitesi Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

İspir_ert@hotmail.com

Bu çalışmada, Erzurum İli İspir İlçesi Kırık Bucağı’nda meydana gelen kırsal göçün nedenleri ve çözüm önerilerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, göç olgusunun teorik temelleri, dünyadaki ve Türkiye’deki göçle ilgili örneklere yönelik çalışmalar ve bölgeyle ilgili yayınlanan bilgi ve veriler kullanılarak, öncelikli olarak çalışmanın altyapısı oluşturulmuştur. Bölgedeki göçün nedenlerini belirlemek için, 26 köyün tamamında tabakalı örnekleme yöntemiyle 91 hane reisiyle yapılan anket sonuçları kullanılmıştır. Göçün nedenlerini belirlemek için, anket sonucu elde edilen veriler kullanılarak probit yöntemiyle Sınırlı Bağımlı Değişken Regresyon modeli Limdep Programı’nda tahmin edilmiştir. Regresyon modeli sonuçlarına göre göçü; hanelerin köy dışında okuyan çocuğunun olması, hane reislerinin sosyal güvenceye sahip olmaması, göç eden akraba sayısı ve hanede birisinin gurbete çıkması gibi faktörler göçü tetiklemiş; sahip olunan çayır arazisi miktarı, başkasına ait arazi kullanımı, işletmelerde besicilik yapılması ve büyükbaş hayvan sayısı ise engellemiştir. Göçü önlemek için, mevcut ve alternatif tarımsal faaliyetlerin iyileştirilerek arttırılması ile ilgili tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu tedbirlerin alınmasında, çiftçiler arası işbirliğinin geliştirilmesi ve kooperatifleşmenin bölgede etkin hale getirilmesi oldukça önemli olduğu tespit edilmiştir.

 

Coğrafi ve Ekonomik Açıdan İspir’e Benzeyen Avrupa’daki Bir İlçenin İspir ile Mukayesesi

Fazilet D. ÇIĞLIK

Türkiye Büyük Millet Meclisi Çankay – Ankara

fazilet.ciglik@tbmm.gov.tr

Avrupa Birliğine girme sürecinde olduğumuz bu günlerde yerel kalkınmada AB ülkelerini daha iyi tanımaya ihtiyaç duyulduğu bir gerçektir. Bu ülkelerde yerel kalkınma değişik coğrafya şartlarında nasıl olmuş, İspir ve Pazaryolu’na benzer yerleşim yerlerinde kalkınma nasıl sağlanmış, arazi potansiyelinin az fakat doğal ve tarihi güzelliklerin olduğu yerlerde hangi gelir getirici faaliyetlere yer verilmiş konularını bilmek, İspir ve Pazaryolu’nun bu anlamdaki sorunlarına cevap bulmakla benzer olacaktır. Turizm, katma değeri yüksek yerel ürünler ve emek yoğun üretim faaliyetleri İspir ve Pazaryolu’nun coğrafya şartlarına uygun ekonomik aktiviteler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada AB’den örnekler verilerek ilçelerimiz mukayese edilecektir.  

İspir ve Pazaryolu İlçelerinin Kalkınmasında Tarımın ve Tarımsal Kredinin Rolü

Bedrettin YILDIRIM,

Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürlüğü, Çankaya – Ankara

byildirim@tarimkredi.org.tr

Bu çalışmada İspir ilçesinin önemli üretim alanlarına dikkat çekilerek, bu alanlardan biri olan dut ve ürünleri üretiminde Tarım Kredi Kooperatiflerinin yatırımı örnek bir proje olarak ele alınarak yörenin kalkınmasında hangi tip projelerin olması gerektiği konusunda öneriler sunulacaktır. Tarım Kredi Kooperatifleri; ülke genelinde 66 il, 621 ilçe ve 1201’si kasaba veya köy merkezinde olmak üzere 1.888 Tarım Kredi Kooperatifi, 16 Bölge Birliği ve 1 Merkez Birliği ile kırsal alanda yaşayan 1.285.009 çiftçi ailesinin tarımsal üretimlerine katkıda bulunmak ve ürünlerini değerlendirmek amacıyla hizmet götürmektedir.

İlçemizin ekonomisi hayvancılık, meyve ve sebzecilik, halıcılık ve dağ turizmine dayalıdır. İlçede genel olarak kapalı ekonomik yapının hakim olduğu ve ticaretin esasını bölgede gerçekleştirilen tarım ve hayvan ürünleri, son zamanlarda önem verilen seracılık, besicilik, alabalık yetiştiriciliği, arıcılık ve ispir balı, dut pekmezi ve kuşburnu marmelatları ticari ürünlerinin çoğunluğunu oluşturmaktadır. İsmi İspir ile özdeşleştirilen kuru fasulyenin yanında dut ve dut mamülleri (pestil, kuru dut, pekmez, köme vs.)  elma, armut, dut ve ceviz gibi meyveler ve çeşitli kış sebzeleri yetiştirilmektedir.

Erzurum ilinde üretilen 2009 ton dutun 1200 tonu İspir ilçesinde üretilerek çoğunluğu dut pekmezi olarak değerlendirilmektedir. Ancak, hem Türkiye genelinde hem de ilçede şimdiye kadar pekmez üretimi yapan modern bir tesisin bulunmamasından dolayı çoğunlukla pekmez üretiminde geleneksel yöntemler kullanılmakta ve sonuç olarak kaliteli dut kalitesiz pekmeze dönüşmekte olup, gıda değeri yüksek, kaliteli ve standart pekmez üretimi yapılamamaktaydı. Ayrıca, ilkel ve sağlıksız koşullarda üretilen ve ambalaj sorunu bulunan pekmez düşük fiyata satılmakta, bu da yörede dut ve pekmez üretimi yapan üreticilerin daha az gelir elde etmelerine neden olmaktadır.

Tüm bu olumsuzlukları gidermek amacıyla, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Hibe Programı kapsamında İspir Tarım Kredi Kooperatifimiz bünyesinde yıllık 600 ton üretim kapasiteli modern pekmez üretim ve paketleme tesisi kurduk. Bu tesiste bölgede üretilen dut hasat döneminde alınarak pekmeze işlenecek, paketlenerek hem yörede hem de ülkemiz genelinde 1.888 Tarım Kredi Kooperatifinde satılacaktır. Böylece kaliteli dutlardan, modern yöntemlerle üretilmiş geleneksel bir ürün olan pekmez hem bölgede hem de üretim kapasitesi doğrultusunda ülkenin dört bir yanında ve hatta yurt dışında pazarlana bilecektir. Buna benzer projelerin İspir ve Pazaryolu’nda yaygınlaştırılması yöre ekonomisine önemli katkılar sağlayacaktır.

Türkiye Fırıncılığında İspir’lilerin Rolü ve Mesleğin Geleceği Üzerine Düşünceler

Halim AKSOY

Cumhuriyet Şirketler Grubu,  Batıkent– Ankara

feyruzbingöl@halimbey.com.tr

Dünyanın en eski mesleklerindendir. Çok zor bir sanatın icrası olan fırıncılık deyince akla ilk olarak ekmek gelmektedir. Çok tüketilerek kültürümüzü perçinlediğimiz ekmek için hiçbir millet bizim kadar kutsiyet atfetmemiştir. Ekmek için pek çok deyim, atasözü üretmişiz. Bunlardan bir kaçını söyle sıralayabiliriz. “ekmeğini taştan çıkarmak” , “ekmek aslanın ağzındadır”, “ekmeğini alın teri ile kazanmak” , “nimet hakkı için” ,  “ekmek çarpsın”  gibi sıralayabiliriz. Nimet saydığımız ekmek üzerine yemin etmişiz.  Yere düşen ekmek parçasını alıp öpmüş, ayak basmayan bir yere kaldırmışız, ekmeği bilerek çiğnemeyi günah saymışız. Soframızda pek çok eksik olsa da ekmeğin mevcudiyeti insanımızın şükretmesi için yeterli olmuştur.

Bizim inancımıza göre, Cebrail (a.s.) Hz. Adem (a.s.) ‘a buğdayı öğüterek ekmek yapmayı öğretmiştir. Bu nedenle fırıncılar  Hz. Adem (a.s.) ‘ı pir olarak kabul ederler.

Fırıncılık deyince akla ikinci olarak İspir’li gelmektedir. Türkiye fırıncılık sektöründe İspir’liler başarılarıyla öne çıkmışlardır. Doğu Karadeniz bölgesinin çalışkan ve becerikli insanları Çarlık Rusya’sında çeşitli iş kollarında gurbetçi olarak çalışmış ve bu işkollarından biri olan fırıncılığı da orada öğrenmişlerdir. 1917 Bolşevik İhtilalinden sonra memleketlerine dönen gurbetçilerin bazıları köylerimizde ilkel fırınlarda evlerimizde yapılan ekmeği, kara fırın dediğimiz fırınları Türkiye’nin çeşitli yerleşim merkezlerinde kurarak toplu üretimi yaparak çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

Fırıncılık mesleğinin çok zor ve maharet isteyen bir iş olması nedeniyle İspirli ’den başkası bu iş koluna pek rağbet etmemiştir. Ülkemizden babadan oğul a, ustadan çırağa miras olarak varlığını devam ettiren birçok meslek gibi fırıncılık mesleği de günümüze kadar gelmiştir. Ekmek tüketen toplumların başında gelen Türkiye’de ekmek kadar fırıncılık ta özel bir yer tutmaktadır.

Son yıllarda ülkemizde de sağlığa daha faydalı olarak kabul edilen nişastasız, öz nişastalı ve bütün taneli tahıllardan yapılan ekmekler fırınlarımızda daha fazla talep görmektedir. Öyleyse fırın işletmeleri ve yöneticilerinin mesleklerinde yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, halkımıza sağlıklı ve lezzetli ekmek ve ekmek çeşitleri sunmaları gerekmektedir. Fırıncılık beslenme ve insan sağlığı ile doğrudan ilgili olduğu için fırın işletmelerinin temizlik ve sağlık kurallarını iyi bilmesi ve uygulanması gerekmektedir.

Fırıncılığı sanat yapan unsur hem göze, hem de mideye hitap eden ürünlerin tasarlanması ve insanımızın beğenisine sunulmasıdır. ABD ve AB ülkeleri ile kıyasladığımızda fırınlarımızın önemeli bir eksikliği ürün çeşitsizliğidir. Türkiye fırıncılığını başarıyla temsil eden İspir’lilerin bilgi ve deneyimleriyle bu eksikliği gidermemesi için hiçbir engel yoktur. Ülkemizde organik ürünlere olan talep gittikçe arttığından, organik tahıldan doğal mayalanma yöntemleriyle elde edilecek ekmek çeşitlerinin pazardaki payı giderek artacaktır. Organik ekmek üretimi konusunda da duyarlı olmak gerekmektedir.

Ben Halim AKSOY olarak şuan faaliyette olan işyerimi yaparken fırıncılıkla uğraşan arkadaşların, yapılan binayı görünce, bu binanın fırın için çok büyük olduğu ve gereksiz bir yatırım olarak yapıldığı hususunda ekseriyetle bakış olmuştur. Benim kendime olan inancım, işime olan saygım, gelişen ve değişen teknolojinin takibi neticesinde böyle bir yatırıma girdiğimi maalesef kestiremediler. Geçen süre gösterdi ki ben haklı çıktım ve şuan faaliyette olan işyerimde Türkiye’nin en iyi unlu mamulleri ve fırını üretimi devam etmektedir. Ülkeme katma değer ve 200 ü aşkın çalışana iş sunmaktadır.

Fırıncı kardeşlerimizin günün değişen teknolojilerini uygulamada başarılı olamazlarsa maalesef fırıncılık İspir’lilere özgü bir sektör olarak kalmayacaktır.

İspir ve Pazaryolu’nun Ekonomik Gelişmesi Üzerine Düşünceler

Fahri YAVUZ

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, 25240 Erzurum

fyavuz@atauni.edu.tr

İspir’in ekonomisini irdelemek için önce dünyanın, ülkenin, bölgenin ve Erzurum’un gidişatından bahsetmek gerekir. Çalışmada buradan hareket edecek bir yaklaşımla konu ele alınacaktır. Erzurum’un Tortum ve Oltu gibi kuzey ilçeleri gurubunda yer alan, arazi varlığı olarak Aşkale ve Pasinler gibi ilçelere göre çok sınırlı olan ve fakat mikroklima alanı olarak yaz dönemi daha uzun süren İspir ve Pazaryolu’nun ekonomisi, önemli ölçüde tarıma dayalıdır. Bu ilçelerdeki tarım, çoruh vadisi etrafındaki vadi köylerinde meyve ve sebze ağırlıklı bitkisel üretime, dağ köylerinde ise peynir ve tereyağının üretildiği aile hayvancılığına dayanmaktadır. Bu anlamda bazı yerel ürünler de öne çıkmaktadır. Örneğin, civil peynir, kurun peyniri, kahvaltılık tereyağı ve bal hayvancılıktan elde edilen yerel ürünler iken, kuru fasulye, dut kurusu, dut pekmezi, dut pestili, elma, kayısı kurusu, reyhan ve kızılcık bitkisel yerel ürünler olarak öne çıkmaktadır. Bu anlamda İspir ve Pazaryolu’nun ekonomik kalkınma açısından üç önemli potansiyeli olduğu ifade edilebilir.

Birincisi, çabuk pişmesi, lezzetli olması, piştiğinde kabuk vermemesi gibi özelliklere sahip kuru fasulye, sorunsuz olarak ve üç ay sürekli üretimi yapılan taze dut ve duttan üretilen pekmez ve pestil, Çoruh vadisinde doğal olarak yetişen badem, zengin florada üretimi yapılan çiçek balı, yine sorunsuz üretimi yapılan kızılcık, civil peynir ve kerti kurun peyniri ve baharat bitkisi olarak reyhan yörede öne çıkan ürünlerdir. Müteşebbisleri yönlendirerek, şirket kurarak veya kooperatifleşerek bu ürünlerin tanımlanması, daha kaliteli üretilmesi, ambalajlanması ve pazarlama kanallarının oluşturulması gerekir.

İspir’in ikinci potansiyeli ise Çoruh, Çoruh’a akan çaylar, Kaçkarlar ve bu dağların zirvelerinde bulunan 50’den fazla irili ufaklı doğa harikası göller gibi kaynakları ve güzellikleri nedeniyle doğal balıkçılık ve turizimdir. Bu kaynaklar ve güzellikler, yabancı rafting turizmini, yaz aylarında yerel turizmi, doğal balıkçılığı, tarımsal sulamayı, yerel turistlerin Çoruh’ta yüzme imkanlarını bize sunmaktadır. Bu imkanlardan daha iyi yararlanmak için iki önemli yatırımı gerçekleştirmek gerekir. Birincisi İspir’i Rize’ye ve Erzurum’a bağlayan yolun iyileştirilmesi ve İspir’i Tortum’a ve Artvin’e bağlayan yolların asfalt yapılmasıdır. İkincisi ise, Çoruh nehrinin kirli atıklardan temizlenmesidir.

İspir’in diğer bir potansiyeli ve şansı ise Hamza Polat İspir Meslek Yüksek Okuludur. Eylül’de tüm yerli turistler çekilince 600 civarındaki yüksekokul öğrencisi, esnaf için Mayıs ayı sonuna kadar en önemli müşteri kitlesini oluşturmaktadır. Atatürk Üniversitesi’nin ilçelerdeki en iyi kampusuna sahip bu okul, öğrenci yurdu gibi fiziki imkânlarını artırması yanında, kapasiteli öğretim kadrosu ile eğitim kalitesini daha da iyileştirerek daha çok öğrenciyi bünyesine almayı hedeflemelidir.

Aslında bu üç önemli potansiyel birbirinden farklı görünse bile birbirini tamamlamaktadır. Artık günümüzde turizm ve yerel ürünlerin değerlendirilmesi birlikte zikredilmekte ve projelendirilmektedir. Buna ilave olarak ilçede bu potansiyellerle alakalı bir MYO’nun olması da bu potansiyellerin harekete geçmesinde bilimsel ve eğitimsel katkı yapacaktır.

Erzurum-Rize Karayolu Koridorunun Doğal Bitki Örtüsü Çeşitliliği

Faris KARAHAN,

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 Erzurum

fkarahan@atauni.edu.tr  

Bu çalışma Erzurum–Rize karayolu koridorunun doğal bitki örtüsü çeşitliliğini ortaya koymak üzere hazırlanmıştır. Erzurum-Rize karayolu doğal bikri çeşitliliği bakımından Doğu Anadolu karasal ve Karadeniz’in nemli-yağışlı iklimleri arasında değişiklikler gösteren bir yapıya sahiptir. Bitki çeşitliliğine neden olan temel faktörler koridorun içerisinden geçtiği ekosistemlerin bir yansıması şeklindedir. Bu bildiri Erzurum-Rize karayolu boyunca doğal yayılış gösteren bitki türlerini yol koridorunu iki ayrı bölüm halinde sınıflandırmaktadır. Koridor  (1) Serçeme Vadisi–Ovit Dağı Geçidi Bölümü ve Ovit Dağı Geçidi–Rize Sahil Bölümü şeklinde incelenmiştir. Çalışma sonucunda Erzurum-Rize karayolu koridoru ve yakın çevresinde 93 familyaya ait 823 tür, 198 alttür ve 62 varyete olduğu değerlendirilmiştir. Doğal bitki örtüsü çeşitliliğini 66 familyaya ait 759 tür, 177 alt tür ve 60 varyete ile otsu türler ve 27 familyaya ait 64 tür, 19 alttür ve 2 varyete ile de odunsu türler oluşturmaktadır.

 

Çoruh Havzası (İspir-Pazaryolu) Büyük Toprak Grupları İle Mevcut Alan Kullanım İlişkisinin Alansal Olarak Belirlenmesi

Müdahir ÖZGÜL, Murat ZENGİN, Metin TURAN

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak ve Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 Erzurum

mozgul@atauni.edu.tr,

Çalışmada, Çoruh Havzası (İspir-Pazaryolu) içerisinde yayılım gösteren büyük toprak gruplarının önemli karakteristikleri ile fizyografik arazi grupları içerisinde yer alan mevcut alan kullanımlarının alansal olarak dağılımı belirlenerek aralarındaki ilişkiler tespit edilmiştir. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2000 yılı Erzurum İl Arazi Varlığı 1/100.000 ölçekli haritaları temel kartoğrafik materyal olarak kullanılarak ArcGIS 9.1 yazılım programı aracılığıyla sayısallaştırılıp, havzadaki büyük toprak grupları ve mevcut alan kullanım haritaları elde edilmiştir. Havza içerisinde büyük toprak guruplarından alansal olarak kestanerengi toprakların (107.838 ha.)’ın en fazla yer aldığı ve bu toprak gurupları üzerinde, mevcut alan kullanımlarından özellikle tarım, bahçe, çayır ve mera alanları ile kısmen orman ve fundalık alanlarının yayılım gösterdiği belirlenmiştir. Oluşturulan haritalar, havza içerisinde bu toprakların kapladığı alanları ifade edecek şekilde düzenlenmiştir. Bu kapsamda Çoruh Havzası içerisinde yayılım gösteren toprak kaynakları üzerinde etkili ve doğru planlama kararlarının alınmasında önemli olabilecek altlık veri oluşturulmuştur.

 

İspir ve Pazaryolu İlçelerinde Bulunan Yabani Yenilebilir Meyve Türleri ve Ekonomiye Muhtemel Katkıları

Sezai ERCİŞLİ, Yaşar ERTÜRK, Hüseyin KARLIDAĞ,

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, 25240 Erzurum

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

sercisli@atauni.edu.tr

Çoruh vadisinde yer alan İspir ilçesi meyve yetiştiriciliği bakımından Erzurum ilinde önemli bir potansiyele sahiptir.  İspir ilçesi ayrıca yabani meyveler bakımından da oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. Bu araştırmada İspir ilçesinin yabani meyve potansiyeli ve bu potansiyelin ilçe ekonomisine olası katkıları değerlendirilmiştir. Çalışmada İspir ilçesinde yer alan vadiler 2006-2008 yılları arası taranarak yabani meyve türleri, geleneksel kullanım alanları, yoğunlukları, olgunlaşma zamanları vs. tespit edilmiştir. Çalışmada İspir ilçesinde başta kızılcık, erik, kiraz, alıç, badem olmak üzere yaklaşık 20 yabani meyve türlü belirlenmiş olup, bu türlerin özellikle Agro-turizm çalışmalarında ilçe ekonomisine büyük katkı sağlayabileceği ortaya çıkmıştır. Sunum esnasında bu türlerle ilgili geniş bir slayt sunumu ve ilçe ekonomisine olası katkıları değerlendirilecektir.   

İspir İlçesinde Hayvancılık: Mevcut Durum, Problemler ve Çözüm Önerileri

Ömer AKBULUT, Mete YANAR, İsa YILMAZ, Ufuk AKIN

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, 25240 Erzurum

Erzurum Tarım İl Müdürlüğü ve İspir Tarım İlçe Müdürlüğü

akbulut@atauni.edu.tr

İspir ilçesinin yüzölçümü 2200 km2 olup, Erzurum yüzölçümünün  % 9,4’ünü oluşturmaktadır.   İlçe topraklarının % 6,4’ü tarım arazisi % 54,2 si çayır-mera olarak değerlendirilmektedir. Erzurum ili arazi varlığının % 65,0’i çayır ve mera alanı olarak değerlendirilirken İspirde bu oran % 54,2’dir. Mera varlığı bakımından Karayazı ve Tekman ilçelerinden sonra 3. sırada iken oransal olarak son 5 ilçe arasındadır. Son istatistiklere göre ilçede yaklaşık 23.000 baş sığır 19.000 baş koyun, 2.500 baş keçi ve 8.100 adet kovan bulunmaktadır. İl sığır varlığının % 4,1’i küçükbaş hayvan varlığının % 2,8‘i ve kovan varlığının % 9,2’si İspir ilçesinde bulunmaktadır.  İnek başına yıllık süt verimi 1220 kg, olup il ortalamasının (1644 kg) çok altındadır. Sığır karkas ağırlığı 140 kg olup il ortalaması ile aynıdır. Erzurum ili bal üretiminin % 6,4’ü İspir ilçesinde üretilirken kovan başına bal verimi 9 kg olup oldukça düşüktür. İspir ilçesinde 2006 yılı kayıtlarına göre 9645 boğa altı ineğin 1982’sinde (% 20,5) suni tohumlama yapılmıştır. Söz konusu yılda il genelinde suni tohumlama oranı % 28,0 dir.

Bütün bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, mevcut potansiyeline göre İspir ilçesinde verimlilik problemi (birim üniteden az ürün alınması) söz konusudur. Bu durumda İspir’de hayvan yetiştiricilerinin verimliliği artırma yönünde çalışmaları gerekmektedir. Bu amaçla çiftçiler örgütlenerek, daha iyi hayvan materyali kullanarak, modern hayvancılık tekniklerini uygulayarak, tarımsal projeleri ve destekleri etkin kullanarak bu problemlerini çözebilirler.

İspir ve Pazaryolu İçin Alternatif Bir Geçim Kaynağı: Su Ürünleri

Ayhan YILDIRIM, Serdar BEKTAŞ, Murat ARSLAN,

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

ayhany@atauni.edu.tr

İspir ve Pazaryolu ilçeleri Çoruh Nehri vadisi boyunca dağılım gösteren irili ufaklı yerleşim merkezlerinden meydana gelmiştir. İlçeler DPT’nin sınıflandırmasına göre birinci derecede kalkınmada öncelikli bölgeler arasında bulunmaktadır. Hizmet sektörünün çok az geliştiği ilçelerde, Tarım ve hayvancılıktan elde edilen gelir miktarı da oldukça düşüktür.

Bu çalışmada, bölge insanına alternatif bir tarımsal faaliyet alanı olarak kültür alabalık üretiminin, bölge için önemli bir potansiyel oluşturduğu hakkında bilgi verilecektir.

İspir ve Çevresinde Yaşayan Balıklarda Tür Zenginliği

Murat ARSLAN, Ayhan YILDIRIM, Serdar BEKTAŞ, Ali ATASEVER,

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

muratars@atauni.edu.tr

Çoruh Nehri Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde yer alıp ülkemizin önemli akarsularımızdan biridir. Yöresel sportif balıkçılık açısından önemli bir yere sahip olan Çoruh Nehri, son yıllarda turizm ve enerji üretimi gibi faaliyetlerle de ön plana çıkmıştır. Mevcut çalışmada, İspir ve çevresini içerisine alan yukarı Çoruh Havzası’nın balık türü çeşitliliği ve dağılımı tespit edilmiştir. Balık örnekleri 1 yıl boyunca aylık olarak, nehrin 210 kilometrelik kısmında belirlenen beş istasyonda [Kırık (İst 1), Maden (İst 2), Bayburt (İst 3), Kirazlı (İst 4) ve Nihak (İst 5)] elektrikle avcılık yapılarak temin edilmiştir. Belirlenen beş istasyonun rakımı ve kaynağa olan uzaklığı İst 1’den başlamak üzere sırasıyla 2100, 1700, 1550, 1250, 950 m ve 15, 45, 95, 165, 210 km olarak tespit edilmiştir. İstasyonların yıllık ortalama sıcaklık değişimleri sırasıyla, 9,3, 10,5, 10,5, 12,5 ve13,9 0C olarak gerçekleşmiştir. Çalışmanın yapıldığı Yukarı Çoruh Havzasının balık türü bakımından oldukça zengin bir yapıya sahip olduğu gözlenmiştir. Örnekleme periyodu boyunca genel olarak 10 tür balığa rastlanmıştır. Yakalanan türler içerisinde %24’lük oranla tatlı su kefali (Leuciscus cephalus ) birinci, %21’lik oranla inci balığı (Alburnoides bipunctatus) ise ikinci sırada yer almıştır. Yakalanan diğer türler ise Capoeta  tinca, Chondostroma regium, Barbus plebejus escherichi, Capoeta capoeta sieboldi, Chalcalburnus  calcoides, Neamecilus spp., Salmo  trutta, Barbus capito capito olup, doğal olarak Çoruh Nehrinde yaşamayan Oncorhynchus mykiss ve Cyprinus carpio balıklarına da birer adet olmak üzere rastlanmıştır. Tespit edilen türler in tamamına yakını ekonomik değere sahiptir. Bu doğal kaynaklarımızın yöremizde tahripkâr bir biçimde avlandığı bilinmektedir. Yöre halkının bu konuda bilinçlendirilmesi amacıyla eğitim çalışmalarının başlatılmasının yanı sıra, mevcut türlerin yetiştiricilik imkânlarının araştırılması, gerek yöre balıkçılığı gerekse ülkemizin su ürünleri yetiştiriciliği adına atılacak büyük bir adım olacaktır.

 

İspir’de Arıcılık ve Göçer Arıcılık Hareketleri

Semiramis KARLIDAĞ, Ertuğrul GÜREŞCİ

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

semiramis_2@hotmail.com

Türkiye; coğrafi yapısı, zengin bitki örtüsü ve farklı ekolojik özelliklere sahip olmasından dolayı arıcılık yapmaya oldukça elverişli bir ülkedir. Ancak koloni varlığı bakımından dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almasına rağmen, bal üretiminde daha gerilerdedir. Tarım sektöründe alternatif bir gelir kaynağı olan arıcılık, İspir’de de gün geçtikçe yaygınlaşmakta ve önem kazanmaktadır. Bölgenin sahip olduğu doğal kaynaklar ve iklim şartları, arıcılılığı bölgede çekici kılmaktadır. Arıcılık, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sabit ve göçer arıcılık şeklinde yapılmaktadır. Göçer arıcılığın ülke genelinde yaygınlaşmasının en temel nedeni, ilkel kovanlardan çerçeveli kovanlara geçiş sürecidir. Göçer arıcılık son yıllarda bölgede de yaygınlaşmış ve bölge Karadeniz bölgesinden gelenlerin akınına uğramıştır.

 

İspirde Arı Kovanlarına Uygulanan Havalandırma ve Isıtma Sistemlerinin Bal Verimine Olan Etkisi

Yaşar ERDOĞAN, Ahmet DODOLOĞLU

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, 25240 Erzurum

yasarerdogan@hotmail.com 

Bu çalışma, tecritli ve ahşap kovanlara yerleştirilmiş olan ısıtma ve havalandırma düzeneklerinin kovanların içerisindeki arı kolonilerinin fizyolojik ve davranışsal özellikleri üzerine olan etkilerini belirlemek amacıyla 2006-2007 yıllarında yapılmıştır.

Farklı gruplardaki (Kontrol, Rezistanslı ve Rezistanslı-Fanlı) kolonilere ait arılı çerçeve sayıları sırasıyla 15,14±4,79, 16,98±6, 1318,74±7,42 adet/koloni iken Ortalama yavrulu alan miktarları 4387,31±1052,77, 4793,36±1340,76, 5184,83±1616,09 cm2/koloni olarak tespit edilmiştir.

Uygulama gruplarının nektar akım dönemi ağırlık artışları sırasıyla 29,51±4,07, 42,81±3,37, 57,54±6,95 kg/koloni, elde edilen bal verimleri ise sırasıyla 14,61±1,71, 20,63±1,99, 28,14±2,97 kg/koloni olarak belirlenmiştir.

Araştırmada Kontrol, Rezistanslı ve Rezistanslı-Fanlı uygulama gruplarına ait ortalama iğne sayıları sırasıyla 0,86±0,86, 0,91±1,04, 0,81±1,08 adet adet/koloni olarak bulunmuştur.

İspir – Pazaryolu Koşullarında Propolis Üretiminin Önemi ve Propolisin Yapısı İle Kullanım Alanları

Semiramis KUTLUCA1, Ferat GENÇ2

1Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

2Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, 25240 Erzurum

skutluca@atauni.edu.tr

Propolis en önemli arı ürünlerinden birisidir. Arılar tarafından kovan içerisinde değişik amaçlarla kullanılır. Arılar propolisi kovan iç yüzeyinin kaplanması, yarık ve çatlakların kapatılması, peteklerin kenarlarının sertleştirilip onarılması, yaz sonunda çerçevelerin bağlanması, kovan giriş deliğinin kolaylıkla savunacakları duruma getirilmesi, petek gözlerinin ana arı yumurtlamadan önce temizlenip cilalanmasını sağlamak amacıyla kullanırlar. Bakterilerin, fungusların ve virüslerin kovan içerisinde üremesini engelleyerek genç larvaları hastalıklardan korur. Propolisin çok değişik kimyasal maddeler içermesi ve antibakteriyal, antifungal, antivirüs, anti-inflamatör etkisinden dolayı kovan içinde arılar tarafından kullanımı dışında, ilaç ve kozmetik ile apiterapi merkezlerinde de çok yönlü olarak kullanılan bir maddedir. Bitkilerin genellikle dallarını korumak amacıyla salgıladığı propolis, kovanlardan toplanırken bazı hususlara dikkat edilmelidir. Kovanlar hava kirliliği oluşturan tren yolu, oto yol, fabrika, kirli göl ve derelerden uzak alanlara yerleştirilmelidir. İspir – Pazaryolu hem bu yönüyle hem de yoğun miktarda propolis kaynaklarını içermesi nedeniyle propolis üretimi için ideal bir yöredir.  

İspir Hamza Polat Meslek Yüksek Okulu’nun Kuruluşu, Gelişmesi ve Yöreye Katkısı

Muhammet YILDIRIM

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

myildir@atauni.edu.tr

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat Meslek Yüksek Okulu; 1995 yılında Atatürk Üniversitesi Senatosu’nda alınan karara istinaden Yüksek Öğretim Genel Kurulu’na teklif edilmiş, aynı yıl İspir Meslek Yüksek Okulu adıyla açılmasına karar verilmiştir. 1998 yılında Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü’ nün İspir Meslek Yüksek Okulu adının İspir Hamza Polat Meslek Yüksek Okulu olarak değiştirilmesi konusundaki teklifi Yüksek Öğretim Genel Kurulu tarafından Kabul edilmiştir. İspir Hamza Polat Meslek Yüksekokulu 91,842 m2 kampüs alanı ve 8.614 m2 kapalı alanı olmak üzere iki bölüm 8  program ile eğitim- öğretimine devam etmektedir.İspir Hamza Polat Meslek Yüksekokulu, Üniversitemizin en gelişmiş Yüksekokullarından birisi olup; yetiştirmiş olduğu ara elemanlar sayesinde bölge ve ülke kalkınmasına büyük katkılar sağlamış ve kendini aşarak nitelikli eğitim veren kaliteli bir Yüksekokul olma başarısını elde etmiştir.

İspir Hamza Polat Meslek Yüksekokulu, bugün 23 akademik kadrosu, 6 idari personeli 622 mevcut  öğrencisi ve kuruluşundan bu yana yetiştirip Türkiye’ye kazandırdığı yaklaşık 715 mezunu ile Ülke’nin aydınlık geleceğinin şekillenmesinde çok önemli bir görev üstlenmiş ve bu görevi layığı ile yerine getirmiştir. Okulumuzun kuruluşundan günümüze kadar olan süre içerisinde, bilgi çağında yaşanan hızlı teknolojik gelişmelere ayak uydurarak kaliteli bir hizmet vermek, daha sorumlu ve paylaşımcı olmak, verimliliği artırmak temel değerlerimizdir.

Tescil ve Markalaşma Yolunda İspir Fasulyesi

Erdal ELKOCA1, Faik KANTAR1, Ertan YILDIRIM2,

1Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, 25240 Erzurum

2Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

fkantar@atauni.edu.tr

İçerisinde İspirin de yer aldığı Çoruh vadisi, ülkemizin kirlenmemiş ve doğal yapısı bozulmamış nadir bölgelerinin başında yer almaktadır. Vadinin yükselti ve iklimsel yapısındaki çeşitliliğine ilave olarak, coğrafi geçiş bölgesinde yer alması; bölgenin doğal kaynaklarının ve biyolojik çeşitliliğinin çok yüksek olmasını beraberinde getirmiştir. Bu bölge topraklarında yetiştirilen tarla bitkileri ürünleri arasında yer alan kuru fasulye bölge çiftçisi için vazgeçilmez bir ürün olmuştur. Bölgenin farklı iklim yapısındaki çeşitliliği ve bereketli toprakları yerel kuru fasulye popülasyonlarında çeşitliliği artırmış ve iç piyasada özellikle İspir Fasulyesi olarak bilinen şeker tane tipindeki formlar lezzetliliği ile öne çıkmıştır. Bu çok önemli olan gen kaynaklarının toplanması, değerlendirilmesi ve muhafaza altına alınması amacıyla Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü tarafından Kuzey Doğu Anadolu Bölgesi ve Çoruh Vadisi merkezli bir TÜBİTAK projesi hazırlanmış ve proje 2007 yılı Eylül ayı itibariyle başlamıştır. Proje çerçevesinde İspir’den toplam 51 adet fasulye genotipi toplanmış ve bunlar ıslah çalışmalarına alınmıştır. Yürütülen ıslah ve seleksiyon denemeleri sonucunda, ümitvar olduğu belirlenen hatlar tescile sunularak tescilli yeni kuru fasulye çeşitleri geliştirilmiş olacaktır. Ülkemizde şu anda kök çürüklüğü ve yaprak yanıklığı hastalıklarına dayanıklı tescilli çeşit bulunmamaktadır. Bu proje kapsamında toplanan kuru fasulye genotipleri fungal (kök çürüklüğü) ve bakteriyel (yaprak hale lekesi ve adi yaprak lekesi) hastalıklar yönünden test edilerek dayanıklı hatlar belirlenecektir. Bu hatlar çeşit tesciline sunulabileceği gibi, hastalıklara dayanıklı yeni fasulye çeşitlerinin geliştirilmesinde kullanılmak üzere önemli bir gen kaynağı oluşturma potansiyeline de sahip olacaklardır.

İspir ve Çevresinin Sürdürülebilir Turizm Açısından Değerlendirilmesi

Abdulkadir KOŞAN

Atatürk Üniversitesi Erzurum MYO, 25240 Erzurum

akadir@topmail.de

Turizm yaşadığımız dönemde artan oranlarda ekonomik büyümenin ve gelişmenin bir aracı olarak görülmektedir. Bu durum özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve bu ülkelerin tarımsal ağırlıklı bölgelerin periferisinde geçerli olmaktadır.

Kuzeydoğu Anadolu ve Batı Karadeniz bölgelerinin kesiştiği alanda bulunan İspir, Uzundere, Narman, Olur, Tortum ve Yusufeli’ni kapsayan Çoruh vadisi doğal yapısı itibariyle turizm açısından güçlü bir potansiyel taşımaktadır.  Turizmi geliştirme kapsamında Çoruh Vadisindeki sivil-resmi örgütler halkın gelirini artırmak ve istihdam yaratmak amacıyla turizm potansiyelini kullanmak istemektedirler. Böyle bir gelişmenin potansiyel sorunları politik karar mekanizmalarınca fark edilmiş ve sürdürülebilir yaklaşımlarla bu gelişmenin tanzim edilmesi konusunda ortak arayışlar sürdürülmektedir.

Turizmin geliştirilmesi açısından birbirinden oldukça farklı konuların ele alınmasını gerekli kılan Çoruh Vadisi, mevsimsel niteliğine rağmen, yaz turizmi konusundaki yüksek potansiyeli ile uzun dönemde bölge için yeni bir ekonomik yaşam ve yeni fırsatlar yaratabilecek konumdadır. Kamu müdahalesi, turizm alanlarının renovasyonu, ticari kullanıma hazırlanması ve sürdürülebilirlik ve çevresel boyutlarını da dikkate alarak temel altyapısının geliştirilmesi ve uygun bir girişimcilik ortamının oluşturulması açısından büyük önem taşımaktadır.

Doğal ve tarihi değerleri, sağlık ve spor faaliyetleri açısından turist çekme potansiyeline sahip bu vadinin canlandırılması ve peyzajı arz yönlü müdahaleyle desteklenmelidir. Çevresel faktörleri de dikkate alan anlayışla bu alanların sürdürülebilir ticari kullanıma hazırlanması bölgenin turistik cazibesini artırmada önemli bir etkiye sahip olacak ve desteklenen bölgelere gelen turist sayısındaki artış bölgedeki iş hacmini ve istihdamı artıracaktır. Yöredeki turizm potansiyelinin kullanılması yalnızca ekonomik kalkınmada değil aynı zamanda geri kalmış alanların sosyal kalkınmasında da çarpan etkisi yaratacak etkin bir araçtır.

Bu çalışmada Çoruh Vadisinde, bölgenin sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınması amacı ile yerel ekonomiyi iyileştirecek ve sürdürülebilir turizm stratejileri üretebilecek tartışma ve öngörülere yer verilmiştir.

Çoruh Havzasının Ekonomik Öneme Sahip Tıbbi ve Baharat Bitkileri Potansiyeli

Ramazan ÇAKMAKÇI1, Ümmügülsüm ERDOĞAN2,

1Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, 25240 Erzurum

2Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

rcakmak@atauni.edu.tr

Çoruh Havzası tıbbi ve baharat bitkileri bakımından oldukça zengin adeta açık bir gen kaynağı durumundadır. Bu havzanın bitki genetik zenginliği ve endemizim bakımından yüksek bir potansiyele sahip olduğu bilinmekte, ancak bölgede tıbbi ve aromatik bitkiler değerlendirilmemekte ve kültürü yapılmamaktadır. Oysa, ilaç ham maddesi, baharat, kozmetik, parfüm, gıda ve meşrubat sanayi ve farklı amaçlı bitki çaylarının üretiminde kullanılan bu bitkilere olan ihtiyaç ve talep her geçen gün artmaktadır. Bölgede tıp, ecza, kimya, kozmetik, içki, çay, gıda, baharat, boya, bitki koruma, işlenmiş gıdaların raf ömrünü uzatma, süs bitkisi ve gıda sanayinde yağları antioksidan ve antimikrobiyal olarak kullanılabilecek ve uluslararası ticareti olan birçok bitki türü bulunmaktadır. Thymol ve karvakrol bakımından zengin “kekik” olarak adlandırılan Thymus  Origanum ve Satureja türleri,  çay olarak kullanılan Nepeta; aromatik Ziziphora;  yaprakları baharat ve çay olarak, uçucu yağı ise gıda sanayi, parfümeri, kozmetik ve eczacılıkta kullanılan Melissa (oğulotu); ilaç, gıda, ciklet, diş macunu  ve kozmetikte kullanılan mentolün doğal kaynağı Menta (nane ve yarpuz);  yörede birçok türü bulunan Salvia  (adaçayı); bölgede kültürü yapılan yegane baharat bitkisi Ocimum basilicum (reyhan); uçucu yağı antioksidant, ve antimikrobiyal özelliklere sahip  Hyssopus officinalis (Çördük otu);  meyve suyu, yoğurt, reçel, şurup, likör ve dondurulmuş meyve olarak geniş bir tüketim ve ekonomik öneme sahip, antioksidanca zengin Rubus türleri (böğürtlen ve ahududu); erozyonu önleme, insan beslenmesi ve tıbbi açıdan önemli bir kaynak durumunda olan Capparis (kapari); meyveleri marmelat, reçel, meyve suyu ve bitkisel çay üretiminde ve meyve ve sebze sularının vitamince zenginleştirilmesinde kullanılan Rosa (kuşburnu) ve özellikle yaygın ticareti olan Hypericum (kantaron) cinslerine ait türler Çoruh havzasında yaygındır ve ekonomik olarak önem taşımaktadır. Alıç, Allium, anason, anduz, ardıç, aslanpençesi, Asperula, astragan, beşparmak otu, boyacı katırtırnağı, Calamintha, çakşır, civanperçemi, çakal eriği, çemen, çiğdem, çivit otu, Colchicum, Crocus, çörtük, çörekotu, çuhaçiçeği, Dactylorhiza, dağ çayı, dağ muşmulası, datura, doğu havacivaotu, doğu muhabbetçiçeği, doğu ölmez çiçeği, dulavratotu, ebegümeci, Filipendula, frenk maydanozu,  Fritillaria, Gentiana, güzelavratotu, hatmi, hezaren, ısırgan, ızgın, İris, kadıntuzluğu, kızılcık, melekotu, menekşe, nergis, kişniş, koyun otu, koyun pıtrağı, kök boya, krizantem, kurtayağı, kurtboğan, kuşkonmaz, mürver, Orchis, orman çileği, öksürükotu, Papaver, papatya, pireotu, Polygala, Primula, Prunus, Rumex, Rubus, sabunotu, sedef çiçeği, süsen, Scutellaria, sığır kuyruğu, Sorbus, su rezenesi, sütleğen, Stachys, şahtere, şakayık, şerbetçiotu, tere, tıbbi çuhaçiçeği, tıbbi hodan, tıbbi karakafes otu, tıbbi mine, tıbbi miskotu, tıbbi nergis, yoğurtotu, yüksük otu gibi önemli cins ve türler bölgede yaygın olarak yetişmektedir. Bölgede çok farklı lokasyon ve mikroklima alanlarında bulunan yüksek biyolojik çeşitlilik tamamen korunmasız olduğu gibi, erozyon, yeni baraj yapımı ve bitki örtü değişimleri ile de yok olmaya açık bulunmakta ve kullanılamamaktadır. Bitki çeşitliliği, aynı taksa içinde lokasyonlar arası verim ve yağ oranı farklılıkları ve türlerin yok olma tehdidi altında bulunması bölgenin ulusal düzeyde ele alınmasını gerektirmektedir. Alternatif ürün olarak tıbbi ve baharat bitkisi yetiştiriciliğinin yaygınlaşması yöre insanının gelirini artırabilecektir. Tıbbi ve görsel öneme sahip bitkiler doğa turizminde de önemlidir. Bölgenin zengin florası içinde özellikle yabancıların ilgisini çekecek bol miktarda bitki çeşidi bulunmaktadır. Bu bitkilerin başında soğanlı, yumrulu, rizomlu bitkiler, tıbbi ve aromatik bitkiler ve gül türleri gelir. Bu bitkilerin yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması, korunması, tanıtımı ve bunlarla ilgili kurulabilecek dernekler meraklı turistleri ve araştırmacıları bölgeye çekebilir. Tıbbi bitki ve baharat bitkisi yetiştiriciliği ve biyolojik çeşitliliğin bölgenin turizm faaliyetleri arasına alınmasının, yörenin tanıtımı, kalkınması, turizm sezonunun yaygınlaştırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması ve doğa rehberliği gibi yeni bir iş alanının açılmasına da katkısı olacaktır.

 

Stratejik Bir Kurum Olarak Eğitim ve Okulu: İspir İlçesinin Geleceği Açısından Yeniden Düşünmek

Selahattin TURAN

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi 26480 Meşelik – Eskişehir

E-posta: sturan@ogu.edu.tr

Bu çalışmanın amacı, dünya ve Türkiye’de eğitim ile ilgili çağcıl değişmelerin ışığında son on yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın yenilediği müfredat değişikliklerini Türk eğitim sistemi açısından değerlendirmek ve söz konusu değişikliklerin Erzurum ili İspir ilçesi açısından olası sonuçları ile İspir eğitim ve okul sisteminin geliştirilmesi için yapılabilecek iyileştirme çabalarının teorik ve kavramsal altyapısının oluşturulmasına katkı sağlamaktır. Dünyada ve Türkiye’de modern okulun krizde olduğu öteden beri dile getirilmektedir. Okul toplumun, toplum okulun, hatta hayatın içinde ve merkezinde olması gerekirken, tam tersi bir seyir izlemiş ve okula dönük eleştirilerin boyutu da son yıllarda artmıştır. Türkiye’de her eğitim kademesinde eğitimin temel amacı, çocuklarımızın, -çok yönlü-, potansiyellerini ortaya çıkarma olması gerekirken tam tersi bir seyir izlemekte; onları eleyen sınav sistemlerine dönüşmektedir. Elenen çocuklarımız değil, Türkiye’nin geleceği ve yarınlarımızdır. Okullarımız rekabet arenalarını dönüştürülmüş, işbirliğine dayalı yaparak ve yaşayarak eğitim anlayışı terk edilmiştir. Çocuklar, eğitimsel olmayan bir anlayışla yarıştırılmakta, çocuklarımız sınav, dershane ve aile baskısı kaygısı altında ezilmektedir. Eğitim, çocuğun geleceği ile ilgilidir. Her çocuk öğrenebilir bir potansiyeldir. Çocukları başarılı ve başarısız diye yaftalamak; eleme sınavları ve benzeri test teknikleri ile onları sıralamak bir saçmalıktır. Her çocuk kendine özgü bir dünyadır ve özgün bir kişiliği vardır. Çocukları; başarılı,-başarısız, üstün zekâlı-geri zekâlı ve benzeri sıralamalar çağ dışıdır ve insani değildir. Her çocuk, üstündür. Her çocuk, başarılıdır. Her çocuk, birincidir ve biriciktir. Sıralama ve sınıflandırma hastalığı, bir modern okul vebasıdır ve terk edilme zamanı gelmiştir. Türk eğitim sistemi, her geçen gün elitist ve adı geçen sıralama ve sınıflamayı yapmak için çaba sarf etmekte ve kitle eğitimini -herkese her yerde her zaman ve her yaşta- uygulama anlayış ve felsefesinden hızla uzaklaşmaktadır. Ünlü düşünür Deming’e göre ‘bütün çocuklar, öğrenme motivasyonu ile doğarlar. Bu onlarda doğuşta var olan bir içgüdüdür.’ der. Aile, öğretmen ve okulun en temel sorumluluğu, bu duygunun kaybını önlemektir.  At yarışına koşulan çocuklarımız, zamanlarının büyük bir kısmını aile ve toplum baskısı ile yani dıştan motivasyon ile okul ve dershanelerde geçirmektedirler. Oysaki doğru olan ve korunması gereken içten motivasyonudur. Bütün çocuklarımız, içten motivasyonları ve okullarda öğrenme keyiflerini kaybettiler. Çocuklarımızda öğrenme heyecanı kalmamış bulunuyor. Çocuklarımızın çok yönlü birer düşünür ve entelektüel olarak yetiştirilmeleri gerekiyor. Her çocuk, ayrı bir potansiyel ve ülke geleceğidir. Eğitim ve hayatı yeniden düşünmek ve eğitim ve okulu stratejik bir kurum olarak yeniden tasarlamak gerekiyor.

İspir İçin Çiftçi Eğitimi Ağırlıklı Bir AB Hibe Projesi

Ayhan YILDIRIM, Ummügülsüm ERDOĞAN, N. TÜREMİŞ, E. DEFRENCESCO, Fahri YAVUZ,

Atatürk Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Padova Üniversitesi

ayhany@atauni.edu.tr

Avrupa Birliği, katılım öncesi mali yardımlar kapsamında değişik bileşenlerde, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik yönden kalkınmanın sağlanabilmesi için fonlar sağlamaktadır. Haziran-2007’de EU ile Türkiye arasında sivil diyalogun geliştirilmesi Üniversiteler Hibe Bileşeni adı altında bir proje çağrısı açılmıştır.

Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat Meslek Yüksekokulu öğretim elemanları tarafından İtalya Padova Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi ile ortak olarak İspir ilçesinin ekonomik yapısı ve problemlerini irdeleyen bir proje hazırlamıştır. Proje değerlendirme aşamalarını başarıyla tamamlamış ve Haziran 2008’de Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından desteklenmesine karar verilmiştir. Proje; çalıştaylar, saha araştırması, bilim adamı ve üretici değişimi, program geliştirme, paneller, sempozyum ve teorik ve uygulamalı eğitim ana faaliyetlerini içermektedir.

İspir Doğasında Beyin Fonksiyonları

Doç. Dr. Hızır Ulvi,

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Noroloji Bölümü, 25240 Erzurum

hızırulvi@yahoo.com

Doğu Karadeniz dağlarının İspir yamaçlarında buzul gölleri ve sert mizaçlı coğrafya zümrüt yeşilinden türkuaz mavisine kadar değişen renkler sunar. Güneyde mağrur duruşlu bir zirvesinden diğerinin izlendiği, her an kostüm değiştiren, ilkbaharda yeşilin, sonbaharda sarının bütün tonlarını barındıran dağlar doğal örtünün renk ve deseninde sürprizler hazırlar. Aslında bu hırçın zirveler yamaçlarında İspir’liyi koruyan, kollayan, besleyen ve geliştiren işleve sahiptir. Haşyet veren duruş, açılan şefkat kanatlarının altındakileri koruma heybetidir.

İnsanın çevreyi algılaması ve çevre koşullarında ortaya çıkan değişmelere tepkileri beyin fonksiyonlarının gelişmesinde en önemli faktördür.  Doğumla başlayan bu süreç, çevre olaylarının karmaşıklığı, bunlarla başa çıkabilme becerileri ve bulunan çözüm yolları ile zirveye ulaşır. Birey ve fiziksel çevre arasında etki-tepki düzeneklerinin kurulması, sürdürülmesi; toplumsal yaşam yolunda iletişim olanaklarının geliştirilmesi, bunlara çeşitlilik ve yoğunluk kazandırılması; zekâ, düşünme, varsayım kurma ve kuram geliştirme gibi üst düzeyde zihinsel etkinliklerin gerçekleştirilmesi bu karşılıklı etkileşimlerin zorlukları ve gücü ile doğru orantılıdır. Bu çevresel zorluklar bazen kişisel, bazen bilim boyutundaki başarılarla taçlanır. Zorluklar çevre ilişkilerini teknolojik olanaklarla kolaylaştırma gayretini kamçılar ve çoğunlukla kişi varsayımları doğrultusunda mutlu sona ulaşır.  Çevre ve zorluklar; insanın söz konusu üstün yeteneklerinin gelişmesi yönünde tetikleyicisi, çıkış noktası, motor gücü ve genetik kodlamanın verdiği yeteneklerin nihai hedefe ne kadar ulaşacağını belirleyen simgesidir.

Sonuç olarak; İspir’in son derece sert mizaçlı doğası, deneyimden kazanılmış birikimden yararlanma başarısı, karmaşık sinir ağları geliştirerek üstün yetenekler ve zor problemleri kolay çözme becerisi kazandırıyor.

Çoruh Vadisi’nin (İspir-Pazaryolu) Kuş Gözlemciliği Potansiyeli

Soner BEKİR, Egemen ÇAKIR, Tuba ORHAN, Faris KARAHAN, Musa HAN, Yavuz GÜLTEKİN

Doğu Anadolu Turizmini Geliştirme Projesi – DATUR, Erzurum

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mımarlığı Bölümü, 25240 Erzurum

sonerbekir@yahoo.com

Çoruh Nehri dünyanın yüksek debiye sahip nehirlerindendir. Nehrin yatağını oluşturan Çoruh Vadisi, çok derin ve sarp yapısı ile gözlemcilerine eşsiz manzaralar sunmaktadır. İnsan faaliyeti çok yoğun olmadığı için doğal zenginliklerini büyük ölçüde korumuş olan vadide, Karadeniz, Akdeniz ve İç ve Doğu Anadolu Bölgeleri’ne ait iklim özellikleri bir arada görülebilmektedir. Rakımca alçak kesimlerde yaprak döken ormanlar ve kalıntı maki toplulukları bulunurken, yamaçlarda dağ bozkırları ve ibreli ormanlar varlık göstermektedir. Doğu Karadeniz dağ silsilesinin ağaç sınırı üzerindeki kesimlerinde ise alpin çayırlar ile sarp kayalıklar yer almaktadır. Bölgede farklı iklimlerin aynı anda egemen olması, burada yasayan bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliğini arttırdığı gibi, bölgeyi kuş türü çeşitliliği açısından da son derece özel bir konuma getirmektedir. Çoruh Vadisi ve yakın çevresindeki habitatlar, bir kısmı yalnızca Doğu Karadeniz Bölgesi’ne özgü olan birçok kuş türünü barındırmaktadır. Kafkas Çıvgını (Phylloscopus sindiatus), Dağ Horozu (Tetrao mlokesewiczi) ve Urkeklik (Tetraogallus caspius) bahsi geçen önemli kuş türleri arasında sıralanabilir. Çoruh Vadisi, aynı zamanda kuş göç yolları açısından da büyük önem taşımaktadır. Bulunduğu bölgenin geneline göre daha düşük bir rakıma sahip olan Çoruh Vadisi, Kafkasya ile Anadolu arasında süzülerek göç eden yırtıcı kuşlar ile diğer göçmen kuşlar için bir geçiş koridoru vazifesi görmektedir. Çoruh Vadisi içerisinde yer alan İspir-Pazaryolu bölgesinin kuşlar açısından taşıdığı önem ve bölgede gözlemlenebilen nadir kus türleri, birçok kuş gözlemcisi yabancı turisti bölgeye çekmektedir. Yapılan araştırmanın amacı, İspir-Pazaryolu bölgesinin kuşlar ve ekoturizm açısından sahip olduğu zenginliği detaylı bir şekilde ortaya koymaktır. Alanda kuş gözlemine dayalı bir ekoturizm modelinin geliştirilmesi, yöre halkına ek bir gelir kaynağı oluşması için olanak sağlayacağı gibi, alanın doğal yapısının korunmasına da büyük ölçüde katkı sağlayacaktır.

Çoruh Vadisinde Turizm Potansiyeli ve Yöre Ekonomisine Muhtemel Katkıları

Erol ÇAKMAK, Egemen ÇAKIR

Atatürk Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü, 25240 Erzurum

Doğu Anadolu Turizmini Geliştirme Projesi – DATUR, Erzurum

ecakmak@atauni.edu.tr

……………………………

Avrupa Birliği ve Tayvan Örneklerinden Hareketle İspir ve Pazaryolu’nda Yerel Ürünler ve Turizm Modeli

Fahri YAVUZ, Serpil ARSLAN

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, 25240 Erzurum

fyavuz@atauni.edu.tr

Avrupa Birliği’de gıda güvenliği, etiketleme, kalite logoları ve yerel ürünler gıda ile ilgili güncel konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda tarımda çeşitliliği teşvik etmek, ürün isimlerinin yanlış kullanılmasını ve taklit edilmesini önlemek ve tüketicilere ürünlerin özel karekterlerini anlatabilecek bilgi vermek önemli konular arasında yer almaktadır. Köken i,smi, coğrafik işaretler ve geleneksel özellikler kalite logosu olarak geliştirilmiştir ve çok sayıda yerel ürünlerde uygulanmaktadır. Yerel ürünler in belirlenmesi ve tescil edilmesi konusunda belirgin hukuki kurallar mevcuttur. Bu çerçevede yerel ürünler çeşitli şekillerde değerlendirtmekte ve korunmaktadır. Türkiye’de de gıda güvenliğindeki gelişmeler, etiketleme uygulamaları ve AB’ye uyum çalışmaları yerel ürünler üzerinde de ciddi çalışmalara neden olacaktır. Yerel ürünlerle ilgili Erzurum, Erzincan ve Bayburt’ta yapılan bir çalışma bu potansiyeli belli ölçüde ortaya koymaktadır. Erzurum’da olduğu gibi İspir ve Pazaryolu’nda da kuru fasulye, elma, bal, dut ve reyhan gibi bazı ürünlerin yerel ürün potansiyeli görülmektedir. Bu yerel ürün potansiyeli, ürünlerin yetiştirildiği doğal ortamları düzenlenerek, İspir ve Pazaryolu’nda ki Çoruh başta olmak üzere doğal ve İspir Kalesi başta olmak üzere tarihi güzelliklerden yararlanarak ve Tayvan’da süs bitkileri ve çayda uygulanan yerel ürün turizm modelini de örnek alarak İspir ve Pazaryolu’nda projeye dayalı çalışmalar yapılabilir. Örneğin, kuru fasulyenin yetiştirildiği araziler, satış stantları ve pişirilip ikram edildiği ortamlar yerel ve yabancı turistlerin beğenisine sunulabilir.

Turizm Ve Rekreasyonel Kullanımlar Açısından İspir-Pazaryolu Topoğrafik Potansiyelin CBS İle Belirlenmesi

 

Murat ZENGİN,

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 Erzurum

muzengin@atauni.edu.tr

Araştırmamızda Çoruh havzasına ait bakı, eğim, yükseklik grupları ve sayısal yükseklik modeli hazırlanarak, alanın topoğrafik yapı potansiyeli coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla belirlenmeye çalışılmıştır. CBS birçok alanda uygulamaya sahip olduğu gibi Peyzaj Mimarlığı Planlama çalışmalarında da önemli bir kullanım alanına sahiptir. Çalışmada ArcGIS 9.1 yazılımı ve uzanımları kullanılarak gerekli veri kaynakları oluşturulmuş ve analizler yapılmıştır. Havzada turizm ve rekreasyonel kullanımlar yönünden topoğrafik potansiyele sahip alanlar haritalarla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Buna göre Havza içerisinde turizm ve rekreasyonel kullanımlar için topoğrafik potansiyelin çok yüksek olduğu belirlenmiştir.

 

Trans Kaçkar Etkileşimleri Açısından Hemşin-İspir Hattı

Yusuf IŞIK

Numune Hastanesi, Sıhhiye – Ankara

Eski çağlardan beri Hemşin ve İspir diyarları müşterek hareket etme durumunda olmuştur. Bu günlerde turizm konusunda başarılı olabilmek için Kaçkar dağlarının Çoruh bakarındaki İspir ile aynı dağların Karadeniz bakarındaki Hemşin, özellikle yayla turizmi konusunda yakın işbirliği yapabilmeli ki istenilen sonuçlar alınabilsin.

 

İspir ve Çevresinde Turizm ve Rekreasyon Aktivitelerinin Yapılmasının Biyoklimatik Konfor Açısından Değerlendirilmesi

Süleyman TOY1  Sevgi YILMAZ2  Mehmet Akif IRMAK2

1   Meteoroloji Bölge Müdürlüğü, Erzurum

2     Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 Erzurum

s_toy2@hotmail.com

Bu çalışma İspir ilçesi ve yakın çevresindeki insan biyoklimatik konfor şartlarının turizm ve rekreasyon amaçlı olarak belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Kullanılan veriler, 1975 -2006 yılları arasında toplam 32 yıllık bir periyodu kapsamaktadır ve ilçenin biyoklimatik konfor şartları iki konfor indeksi kullanılarak yapılmıştır. Bu indeksler, değeri hava sıcaklığı ve nispi neme göre hesaplanan THI (Thermo-hygrometric index) ve saat 21.00’daki sıcaklığın 20 oC ve daha yukarı olmasına göre değerlendirme yapılabilen “çay bahçesi günü” (Beer garden day) indeksleridir. Araştırma sonunda, “soğuk” konfor aralığının yılın yedi (%58,3) ayında hakim iken, “konforlu” aralığın iki (%16,7) ayında hakim olduğu bulunmuştur. Araştırma alanında rekreasyonel bakımdan en konforlu aylar Temmuz ve Ağustos ayı olarak belirlenirken, Haziran ve Eylül aylarının kısmen konforlu olduğu tespit edilmiştir. Bu değerlerin Erzurum’a kıyasla daha iyi olduğu görülmektedir. Yani konforlu gün sayısı Erzurum’a göre daha fazla bulunmuştur. Çay bahçesi günlerinin sayısı yıl içinde toplam 71 olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak, ilçede biyoklimatik konfor şartlarının Erzurum kent merkezine göre olumlu olmasına rağmen, bu şartların geliştirilmesi için var olan yeşil alanların korunması ve yenilerinin oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.

İspir’de Kırsal Turizmin Önemi

Özkan ŞİMŞEK1, Ertuğrul GÜREŞCİ2

1Garanti Bankası Erzurum Şubesi, Erzurum

2Atatürk Üniversitesi Hamza Polat MYO 25900 İspir-Erzurum

ozkansi@garanti.com.tr

Bu çalışmada; kırsal turizmin İspir’deki mevcut durumu, sorunları ve öneminin ortaya konulması amaçlanmıştır. Öncelikli olarak kırsal turizmle ilgili yapılan bilimsel çalışmalar, projeler, bölgesel ve ulusal düzeydeki istatistikî verilerle çalışmanın altyapısı oluşturulmuştur. İspir’in sahip olduğu coğrafi yapı ve doğal kaynaklarının, yayla turizmi, trekking, yamaç paraşütü, kuş gözlemi, rafting gibi kırsal turizm faaliyetlerine uygun olduğu tespit edilmiştir. Ancak bölgede, kırsal turizm için konaklama ve ulaşım gibi teknik altyapı yetersizliğinin yanı sıra rehberlik, danışmanlık ve tanıtım hizmetlerinde de ciddi sorunların olduğu bilinmektedir. Sorunun çözümü için özellikle gençlere yönelik kırsal turizm eğitim çalışmaları, altyapı sorunlarının giderilmesi ve bölgenin tanıtılması gerekmektedir. Bunun için kırsal turizmle ilgili projelerinin bölgede yaygınlaştırılması, özel sektörün bölgeye ilgisinin çekilmesi ve bölge halkı-devlet-özel sektör işbirliği ili bu çalışmaların sürdürülmesi önem arz etmektedir.

 

Yukarı Çoruh Vadisinde (İspir – Pazaryolu) Açıkta ve Örtüaltında Sebze Yetiştiriciliği

Ertan YILDIRIM, Arzu KARATAŞ

Atatürk Üniversitesi Hamza Polat MYO 25900 İspir-Erzurum

ertanyil@atauni.edu.tr

Kış aylarının oldukça düşük sıcaklığa sahip olması ve uzun sürmesi; gece ve gündüz arasında sıcaklık farkının çok fazla olması ve yaz aylarında ise vejetasyon süresinin çok kısa olması Erzurum’u da içine alan Kuzey-Doğu Anadolu Bölgesi’nde bir çok sebze türünün yetiştiriciliğini sınırlamaktadır. Yukarı Çoruh Vadisi, Doğu Anadolu ile Doğu Karadeniz Bölgesi arasında agroekolojik özellikleri birçok sebze türünün yetiştiriciliği için elverişli olan, mikroklima özelliği gösteren bir yöremizdir. Yöre iklim koşullarının elverişli olmasından dolayı bir çok sebze türünün yetiştirilmesine olanak sağlamakta ve son yıllarda  bu yörede örtüaltı  tarımı yaygınlaşmaktadır. Bu yörede  kendine özgü bazı sebze genotipleri bulunmaktadır. Nitekim bunlardan birisi de “İspir fasulyesi” olarak bilinen fasulye genotipidir. Bu fasulye yörede yaygın olarak yetiştirilmekte, Doğu Karadeniz ve bazı büyük şehirlerde özel pazarı bulunmaktadır. Bu bildiride Yukarı Çoruh Vadisi (İspir-Pazaryolu)’inde açıkta ve örtüaltı tarımında sebze yetiştiriciliğinin genel durumu ve potansiyeli değerlendirilmiştir. 

MM 106 Anacı Üzerine Aşılı Bazı Elma Çeşitlerinin Yukarı Çoruh Havzası Koşullarında Gelişim Performanslarının Değerlendirilmesi

Yaşar ERTÜRK 1, Sezai ERCİŞLİ 2, Ümmügülsüm ERDOĞAN 1

1Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

2 Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, 25240 Erzurum

yerturk@atauni.edu.tr

Çoruh Vadisi’nin Yukarı Çoruh Havzası’nda yer alan İspir koşullarında 2003-2007 yılları arasında yürütülen bu çalışmada, MM 106 anacı üzerine aşılı Granny Smith, Goldenspur Delicious ve Starkrimson Delicious çeşitlerine ait fidanlar İspir Hamza Polat Meslek Yüksek Okulu deneme arazisine 2003 yılı bahar döneminde 4X4 m sıra arası ve üzeri mesafelerle dikilmiştir.

Çalışmada, vejetasyon dönemlerinde, vejetatif gelişme özellikleri ile ilgili olarak yıllık sürgün gelişimi, bitki boyu, yıllık gövde çap gelişme oranı ve taç gelişimi gibi özelliklerle birlikte fenolojik gözlemler (Tomurcuk kabarma, tam çiçeklenme ve hasat tarihleri) gerçekleştirilmiştir. Ayrıca meyve tutumunun gerçekleştiği yıldan itibaren de ağaç başına verim ve birim kesit alanına düşen verim değerleri, ortalama meyve ağırlığı, pH, SÇKM ve meyve eti sertliği saptanmıştır.

İspir ve Pazaryolu’nda Dut Yetiştiriciliği ve Değerlendirilme Şekilleri

Ümmügülsüm ERDOĞAN1 Lütfi PIRLAKYaşar ERTÜRK1

1Atatürk Üniversitesi İspir Hazma Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

2Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, Konya

gerdogan@atauni.edu.tr

Dut değişik iklim ve toprak koşullarına çok iyi adapte olduğu için dünyanın pek çok yerinde yetişebilen bir meyve türüdür. Önemli bir vitamin ve enerji kaynağı olmasına rağmen ülkemizde bu meyve türü üzerinde yeterli bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Son yıllarda özellikle dutun içerdiği zengin besin maddeleri nedeniyle reçel ve pekmez olarak tüketimi ve buna bağlı olarak dut meyvesine talep giderek artmaktadır. Kozmetik, ağaç endüstrisi, ilaç endüstrisi ve gıda endüstrisine kadar oldukça geniş bir kullanım alanı olan dutun değerlendirilmesi ile yöresel zenginlik harekete geçirilecektir. İspir ve Pazaryolu geçit kuşağı iklimine sahip olması nedeniyle çok uzun vejetasyon süresi bulunmaktadır. Bu özellik haziran ayından Eylül ayına kadar endüstriye hammadde temini için olanak sağlayabilmektedir. Yetiştiricilik, hasat, işleme, ambalajlama, muhafaza, değerlendirme, pazarlama ve sosyo-ekonomik problemlerin çözülmesi ile yöre dutçuluğunda büyük gelişmeler olması mümkündür

Yukarı Çoruh Havzası (İspir) Koşullarında Quince A üzerine Aşılı Bazı Armut Çeşitlerinin Gelişme Durumları ve Verim ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi

Yaşar ERTÜRK1, Muharrem GÜLERYÜZ2, Ümmügülsüm ERDOĞAN1

1Atatürk Üniversitesi İspir Hazma Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

2Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, Konya

yasar_erturk@atauni.edu.tr

Armut, yumuşak çekirdekli meyve türleri içerisinde yetiştiriciliği elmadan sonra en fazla yapılan türdür. Doğu Anadolu Bölgesi’nde meyve yetiştiriciliği yapılan nadir alanlardan biri olan Çoruh Vadisi’nin Yukarı Çoruh Havzası (İspir) Koşullarında Quince A üzerine aşılı Dr. Jule Guyot, Deveci, Santa Maria ve Cocsia armut çeşitlerinin gelişme ve verim değerlerinin karşılaştırıldığı bu çalışma, 2003-2007 yılları arasında İspir Hamza Polat Meslek Yüksek Okulu deneme arazisi üzerinde yürütülmüştür.

Çeşitlere ait fidanlar 04.04.2003 tarihinde 4X4 m sıra arası ve üzeri mesafelerle dikilmiştir. Çeşitlerin vejetasyon dönemleri süresince fenolojik ve morfolojik gelişmeleri ve pomolojik değerlendirmeleri yapılmıştır.

İspir İlçesi Evsel Atıklarının Çoruh Nehrinde Meydana Getirdiği Kirliliğin Bazı Parametreler Yönünden İncelenmesi

Serdar BEKTAŞ1, A. Kürşat Demirkaya2, Ayhan YILDIRIM1, Murat ARSLAN1

1Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

2Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Erzurum

sbektas@atauni.edu.tr

Bu çalışma ispir ilçesi evsel atıklarının döküldüğü Çoruh nehrinde yürütülmüştür. Evsel atıkların nehir sisteminde meydana getirdiği kirliliğin belirlenmesi amacıyla su debisinin en fazla olduğu nisan ve mayıs aylarında, atık su deşarjının olduğu bölge, bu bölgenin üst ve alt noktaları olmak üzere toplam üç istasyondan alınan su örnekleri; sıcaklık, elektrik iletkenlik, pH, tuzluluk, kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), toplam sertlik, nitrit, nitrat, toplam mezofilik aerob bakteri  (TMAB), psikrofil  bakteri , enterobakter, staphylococcus, küf-maya ve  total koliform  bakteri sayıları bakımından incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında atık su deşarjının olduğu bölgede su kalitesinin önemli derecede değiştiği sonucuna varılmıştır.

İspir ve Pazaryolu İlçelerinde Yapılacak Barajlar ve Çevresel Etkileri

Ramazan SEVER

Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi ABD.

rsever@atauni.edu.tr

Çoruh Havzası Enerji Yatırım Projeleri kapsamında İspir ve Pazaryolu ilçe yönetim sınırları içinde Laleli, İspir, Güllübağ, Aksu ve Arkun Baraj ve HES lerin yapılması planlanmaktadır. Ancak belirtilen yatırımların master ve fizibilite raporları tamamlanmış olmasına rağmen bir türlü hayata geçirilememiştir. Yaklaşık 35 yıllık bir geçmişe sahip olan projelerin gecikmesi hem enerji darboğazındaki ülkemiz, hem de bölge ekonomisi için büyük kayıplara neden olmaktadır. Ayrıca adı geçen barajların geciktirilmesi, aşağı kesimlerde tamamlanmış/tamamlanacak olan barajların (Muratlı, Borçka, Deriner, Artvin, Yusufeli) siltasyonla dolması gibi ciddi tehditler de ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle Yukarı Çoruh Havzası’nda yapılması planlanan barajların çevresel etki değerlendirmelerinin de yapılarak bir an önce inşaatlarına başlanması yararlı olacaktır.

Yukarı Çoruh Havzasının Ekoturizm ve Botanik Turizmi Potansiyeli

1Ramazan ÇAKMAKÇI, 2Yaşar ERDOĞAN, 2Ferit AYYILDIZ,

1Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 25240 Erzurum

2Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

rcakmak@atauni.edu.tr

Günümüzde ekoturizm, yayla turizmi, kuş gözleme, foto safari, akarsu sporları, çiftlik turizmi, botanik turizmi (bitki inceleme), kültürel turizm, bisiklet turları, atlı doğa yürüyüşü, kamp-karavan turizmi, mağara turizmi, dağ turizmi ve doğa yürüyüşü, sportif olta balıkçılığı gibi başlıklar altında hızlı büyümektedir. Çevre koruyucu alternatif bir yaklaşım olarak eko turizmin hedefi, turizm gelirlerini ve pazarını dağlık ormanlık bölge ve vadilerdeki köylerde tabana yaymaktır. Eko turizm, küçük gruplar halinde seyahat eden, doğaya karşı duyarlı turistlerin, ailelerin işlettiği küçük tesislerde konaklamasıyla geleneksel mimari ve yerel kaynakların kullanımını hedef almaktadır. Çoruh havzası, dağ, orman, yayla, mezra, göl ve akarsu gibi doğal varlıkları; flora, fauna ve kanyonları bakımından önemli bir zenginliğe sahiptir ve bu zenginlik eko turizm için oldukça ilgi çekicidir. Yöre, jeolojik yapısı, iklim özellikleri ile binlerce bitki ve hayvan türleri, endemik ve orman altı bitkisi yönünden zengindir. Yörede 600-3900 m’ler arasındaki ekstrem yükseklik farklılıkları, derin vadi sistemleri, kayalık yamaçları, yatay ve dikey olarak değişen vejetasyon yapısından dolayı bir çok farklı tür doğal olarak yetişmektedir. Eko turizm genelde ‘Korunan Alanlarda gelişme gösterdiğinden, bölgenin doğal, estetik, biyolojik, jeolojik, yüksek endemik ve biyolojik çeşitlilik gibi özellik ve güzellikleri bulunan alanları koruma altına alınmalı ve botanik turizmine uygun hale getirilmelidir. Yedigöl köyü Dikenli Yaylası-Adalar hattı; Yedigöller, Çiftegöller, Malgölü, Deligöl ve Verçelik etekleri; Çatakkaya köyü yayla ve gölleri; Hanzar ve Yıldıztepe bölgesi; Hunut Dağı ve gölleri; Sırakonaklar; Soğanlı geçidi; Ahlatlı-Yavuzlar-Geçitağzı hattı, Koçunboğaz-Devedağı hattı ve Büyükdere-Kırklar dağı gibi bölgelerde milli parklar, tabiat parkları, yaban hayatı koruma alanları, yaban hayatı üretme istasyonları, gen koruma ormanları veya alanları belirlenmelidir. Aksu, Sırakonaklar ve Büyükdere gibi doğal güzelliği bulunan, suları dünya standartlarında içme kalitesinde olan, birçok endemik türün bulunduğu önemli turist çeken dereler üzerinde elektrik üretme gibi bölgeyi yaşanmaz kılacak uygulamalardan vazgeçilmelidir. Bölgenin kalkınması için, Sırakonaklar, Hunut, Aksu ve Devedağı hattında eko köy ve eko turizm bölgesi oluşturulması, pilot yayla turizmi ve bazı mezraların restore edilerek turizme kazandırılması gerekmektedir. Bölgede en az beş yayla “Turizm Merkezi” ilan edilmeli, endemik bitki potansiyeli ve biyolojik çeşitliliğin kullanılması amacıyla “Bitki Müzesi” kurulmalı, av turizmi geliştirilmeli ve Elmalı mağarası turizme açılmalıdır. İspir-Devedağı-Ahlatlı-Yavuzlar hattında “Bisiklet Tur Güzergahları” oluşturulmalı; aynı güzergahta ve Aksu, Çamlıkaya ve Sırakonaklar vadilerinde “Atlı-Doğa Yürüyüşü” planlanmalıdır. Bölgede çim ve kar kayağı yapılabilirliğinin araştırılması, yerel ürün, yabani meyve ve süs bitkileri tanıtım ve kullanımının geliştirilmesi, bitki İnceleme, kuş gözlemciliği ve Çoruh’a karışan yan derelerde sportif olta balıkçılığı yapılabilir. Ekolojik turizm kapsamında organik ürün üretimi, yerel gıdalar ve görsel güzellikler öne çıkarılmalıdır. Endemik türlerin yoğun olduğu mikro klima alanlarında, Kaçkarların geçit bölgelerinde, yayla, göl ve mezraların yaygın olduğu alanlarda eko turizm yaygınlaştırılabilir. Yaz aylarında vadi tabanına kıyasla oldukça serin olan Kaçkarlar ve yaylaları, bitki örtüsü, yaban hayatı, göl, şelale, kanyon gibi doğal çekiciliklerle üstün peyzaj özelliklerine sahip, geleneksel yaşam ortamıyla, kamp şeklinde konaklamaya ve eko turizme uygun özellikler göstermektedir. Vadinin her iki yakasında, doğu-batı doğrultusunda uzanan sıradağlar üzerindeki yüksek düzlükler, yaylalar ve zirve arasındaki buzul gölleri, göl çevresindeki düzlükler ve gerisindeki orman dokusu, doğal güzellikleri, kırsal yaşam, tırmanış ve alpin flora sahası ve büyük yatırımlar gerektirmeyen akarsu turizmine uygun akarsular eko turizm için önemlidir. Çoruh nehrinin akarsu turizmi potansiyeli, Kaçkarlardan gelen yan derelerle birlikte incelenmeli, diğer turizm çeşitleriyle bir bütün halinde değerlendirilmelidir. Yapısal özellikleri geliştirilebilirse Kaçkar yaylaları eko turizm konusunda yerli ve uluslararası turizme hizmet verebilecek potansiyele sahiptir. Yöre, yaylaları, ormanları, suları ve temiz atmosferi ile uygun dinlenme alanları olarak keşfedilmeyi beklemektedir.

 

 

Temiz Yeşil İspir Çevresinde Yaşamak Güzeldi

Hızır Ulvi,

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nororloji Bölümü, 25240 Erzurum

hizirılvi@yahoo.com

Çevre kişi üzerindeki etkilerin bir bütünü olup, insanlar sürekli çevreyle iç içe yaşarlar. Dağlar, ovalar, çayırlar, ormanlar, göller, denizler, ırmaklar, doğal çevreyi oluşturur. Çevre içinde toprak, hava ve su, bize hayat veren üç temel unsurdur. Toprak kirlenmesi; çeşitli ilaç, yanlış gübre ve atıklarla toprağın elveriş­siz duruma gelmesidir. Hava kirliliği yakıtların gereği gibi yakılmaması sonucu havanın solunuma elverişsiz olmasıdır. Su kirlenmesi ile yaşam ortamı bozulur. Damarlarımızdaki kan, hayatımızın devamı ve sağlığımız için ne kadar önemli ise, canlı hattâ cansızlar için de su o kadar önemlidir. Canlılar ancak bol ve temiz su kaynağı olan yerlerde rahatça yaşayabilirler. Bitki ve hayvanlar, ister yabanî, ister ehlî olsun, su sayesinde hayatlarını sürdürebilir. Onsuz bir hayat olamaz, gıdalarımız zincirleme ona bağlanmıştır, temizlik ve dolayısıyla sağlığımız ancak o olduğunda korunabilir. Suyun kirlenmesi tozun kokması gibidir ve üç temel unsurunda kirlenmesine yol açar ve bir kısım hastalıkların yayılması kolaylaşır. İçme suyu ve besin maddelerinin temiz olmadığı yerlerde bağırsak enfeksiyonları yayılır. Hastalıkların yayılımını kolaylaştıran vektörler ortamda çoğalır. Kısaca habitat değişikliği, normal niş fonksiyon bozuklukları olur. Ekolojik dengenin ya da eko sistemin değişimine yol açar. Kirli sularda avlanan balık ve öteki ürünler hastalık oluşturur. Böyle sularda yüzülmez, yıkanılmaz ve suladığımız bağ, bahçe ve bitkiler canlılık ve yeşilliğini kaybeder ve bu ürünlerden yararlanan canlıların sağlığını bozar. Su kirliliği hayatla bağdaşmaz. İnsan ve canlıları yaşatan temiz su, hava ve topraktır.

İspir’imiz bugün ne yazık ki ağır çevre sorunları ile karşı karşıyadır. Akar ve durgun sular, insan ve hayvan artıkları ile kirletilmekte, köylerde kanalizasyon boruları önlem alınmadan akarsulara tahliye edilmekte,  zararlı hayvanların, böceklerin özellikle, karasinek ve sivrisineklerin üreyip çoğalmalarına ortam oluşturulmakta, uzun süre doğal ortamda mevcudiyetini muhafaza edebilen naylon poşet gibi çöpler birikerek çevre temizliğini ve sağlığını tehdit etmektedir.

Sonuç olarak; çevre temizliği, günümüzde dünyada olduğu gibi ispirimizin de en önemli sorunları arasındadır. Çevre sorunları noktasında çeşitli zaaflarımız oluştuğu, sıkıntıların olduğu gözükmektedir.  Bu konuda önlemler alınmalı, bilimsel çalışmalar yapılmalı ve gerekirse yeni teşkilatlar kurulmalıdır. Önümüzdeki süreçte insanları çevre temizliği konusunda bilinçlendirip yeterli önlemler almazsak, telafisi zor felaketler kaçınılmaz olacaktır.

Küresel İklim Değişimi Sürecinin Bahçe Bitkileri Tarımına Etkileri

Rafet ASLANTAŞ, Halil KARAKURT

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 25240-ERZURUM

aslantas@atauni.edu.tr

İnsanlığın temel ekolojik sorunlarına son 15-20 yıl içerisinde bir yenisi daha eklenmiştir. Bunun adı “Küresel Isınma veya Küresel İklim Değişimi”dir. Dünyanın geçirmiş olduğu uzun dönem içerisinde birkaç defa iklim değişikliklerini yaşadığı ifade edilmektedir. Ancak hali hazırda yaşanılan sürecinin öncekilerden farkı, insan sayısı ve onun tabiata etkilerinin diğerlerinden fazla olmasıdır.  Bu durumda, bu etkilerin olumlu ve olumsuz sayılabilecek sonuçlarının iyi değerlendirilmesi ve uygun senaryoların geliştirilmesi gerekir.

Bitkilerin yeryüzündeki dağılımını ve yayılma alanını belirleyen en önemli faktör ekolojik faktörlerdir. Ekolojik faktörlerdeki çeşitlilik enlem derecesi, topoğrafya, rakım ve su kitlesine yakınlıktan kaynaklanmaktadır. İnsanoğlu üzerinde yaşadığı gezegeni kontrol altına alma ve ona egemen olma hırsı ve gururu içinde, yaşadığı çevreyi kendi istek ve yararları doğrultusunda değiştirmiş ve değiştirmeye de devam etmektedir.  Genel anlamda insan aktivitesine bağlı olarak yaşadığımız bu sürecin ekolojik, ekonomik, sağlık, sosyal ve kültürel alanlarda sonuçlarının olacağı kaçınılmazdır.

Bu bildiride küresel iklim değişikliği, sebepleri ve göstergeleri, iklim değişimi ile beraber bahçe bitkileri açıdan önemli olan ekosistemlerdeki durum, sulu tarım alanlarındaki daralma, yetiştirme sistemlerindeki değişim, üretim bölgelerine göre ürün desenindeki değişim ve üretim maliyetlerindeki artış konuları mevcut literatür bilgileri ışığında ifade edilecektir. Ayrıca, küresel iklim değişikliğinin Doğu Anadolu tarımı üzerine olası etkileri değerlendirilecektir.

 

İspir ve Pazaryolu İlçelerinde Önemli Meyve Zararlıları ve Mücadelesi

Şaban GÜÇLÜ1, H.Kemal NARMANLIOĞLU2, Rüstem HAYAT1, Neslihan BAYRAK1

1Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, 25240 Erzurum

2Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

sguclu@atauni.edu.tr

İspir ve Pazaryolu ilçeleri, rakımın düşük olması yanında, Çoruh nehri ve yüksek dağların koruyucu etkisi nedeniyle Erzurum’da önemli bir mikro klima alanı oluşturmaktadır. Bu özelliği nedeniyle, her iki ilçe de meyve yetiştiriciliği yönünden oldukça elverişli bir iklime sahiptir ve ılıman iklim meyve türlerinin hemen tamamı az çok yetiştirilmektedir. Önceleri Erzurum’un meyve ihtiyacını önemli düzeyde karşılamasına karşın, son yıllarda bölgede meyve üretimi oldukça azalmıştır. Göç ve diğer bazı sebepler yanında, meyvelerde bulunan değişik zararlılar, üretimi olumsuz yönde etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Bu bildiride, İspir ve Pazaryolu ilçelerinde meyvelerde görülen önemli türlerin zararları ve biyolojileri açıklanarak bunların mücadelesi amacıyla yapılması gereken uygulamalar tartışılmıştır.

İspir ve Pazaryolu İlçelerinde Tarımsal Üretimde ve Biyolojik Çeşitliliğin Devamında Yararlı Olan Bazı Böcek Grupları ve Bunların Önemi

Hikmet ÖZBEK

Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, 25240 Erzurum

hozbek@atauni.edu.tr

Türkiye, dünya üzerindeki konumu itibariyle stratejik yönden önemli olduğu kadar, tarım ürünleri ve biyolojik çeşitlilik yönünden de son derece önemli bir yere sahiptir. Kuzey Doğu Anadolu ise bu yönü ile dünyada emsali az bulunan yörelerden birisidir. 1970’li yıllardan buyana sürdürülen çalışmalar süresince İspir ve Pazaryolu’na çok sayıda bilimsel geziler yapılmış, değişik böcek gruplarına ait çök sayıda türü içeren binlerce örnek toplanmıştır. Bunlar arasında bal arısının da bulunduğu 50’den fazla arı (Apoidea: Apiformis) türünün çeşitli meyve türleri, yonca ve korunga gibi değişik kültür bitkilerini ziyaret ederek bu bitkilerde tozlaşma ve döllenmeği gerçekleştirdikleri belirlenmiştir. Bu bitkilerde ürünün nicelik ve nitelik yönünden üstün olması bu arı türlerinin faaliyetine bağlı olmaktadır.

Meyve ağaçlarının tozlaşmasında başta balarısı (Apis mellifera L.) olmak üzere Andrena flavipes Panzer, A. dorsata (Kirbby), A. polita Smith, ve A. morio Brulle,  Osmia cerinthidis Morawitz, O. caerulescens (L.), Xylocopa violacea (L.), X. iris (Christ) ve X. valga Gerst., Bombus pratorum (L.), B. soroeensis (F.) ve B. niveatus Kriechb gibi yaban arı türleri İspir ve Pazaryolu ilçelerinde oldukça etkili olmaktadır.

Yonca bitkisinin çiçeklerini ziyaret eden türler arasında Rophites canus Ev., Andrena ovatula (Kr.), A labialis (Kr.) Melitturga clavicornis Latr.,  Melitta leporina Pr.,  Bombus argillaceus Scop., B. armeniacus Rad., B. sylvarum daghestanicus Rad. ve B. incertus Mor. önem taşımaktadır. Bal arısı yonca çiçeklerinde çok nadir olarak görülmektedir. Yine önemli bir yem bitkisi olan korungayı bal arısı yanında çok sayıda yaban arı türü ziyaret etmektedir. Ancak bunlar arasında Andrena labialis (Kr.), Melitturga preastans Gr., Melitta dimidiata Mor., Bombus argillaceus Scop., B. armeniacus Rad., B. sylvarum daghestanicus Rad. ve B. incertus Mor. gibi türler oldukça yoğun bir şekilde görülmektedir.

Saptanan arı türleri, sadece kültür bitkilerinde yararlı olmayıp yöredeki birçok doğal bitki türlerini de ziyaret etmekte, bunlarda da tozlaşma ve döllenmeyi gerçekleştirerek biyolojik çeşitliliğin devamını sağlarken yetiştiriciye ve yöre halkına faydalı olmaktadırlar. Hele çok engebeli olan İspir ve Pazaryolu’nda özellikle 1950 ve 1960’lı yıllarda sürülen meyilli arazilerdeki toprağın kaybolup gitmesini önlemede bu arıların önemi son derece fazla olmuştur. Ancak bu faydalı böcek türleri giderek azalmakta, hatta kimi türler yok olmanın eşiğine gelmiş durumdadırlar. Bunların korunması ve bunlardan daha fazla yararlanma cihetine gidilmesi için halkımızın çevre ve biyolojik çeşitlilik konularında bilgilendirilmesi ve alınacak önlemlerin tartışılması gerekmektedir.

 

İspir ve Pazaryolu İlçelerinde Önemli Sebze Zararlıları ve Mücadelesi

Rüstem HAYAT1, Neslihan BAYRAK1, Şaban GÜÇLÜ1, H.Kemal NARMANLIOĞLU2

1     Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 25240 Erzurum

2     Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

rhayat@atauni.edu.tr

Doğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz Bölgesi arasında geçiş oluşturan İspir ve Pazaryolu ilçeleri, sahip oldukları mikro klima özelliği ile sebze yetiştiriciliği yönünden oldukça elverişli bir yöre niteliği taşımaktadır. Ancak, başta böcekler olmak üzere, sebzelerde bulunan değişik zararlılar, sebze üretimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bildiride, İspir ve Pazaryolu yöresinde sebzelerde görülen önemli türlerin zararları, biyolojileri ve mücadeleleri verilmiştir.

 

İspir ve Pazaryolu İlçelerindeki Kültür Bitkilerinin Fitopatolojik Sorunları

Cafer EKEN

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 25240 Erzurum

ceken@atauni.edu.tr

Mikroklima özelliği gösteren İspir ve Pazaryolu ilçelerinde birçok kültür bitkisi yetiştirilmekte ve buna bağlı olarak da değişik hastalık etmenleri bu kültür bitkilerini enfekte etmektedir. Hastalıkları önleme yönünde gereken önlemler alındığında, yöredeki hastalıkların yaygınlaşması ve yoğunluk kazanmalarının da önüne geçilmiş olunur. Bu makalede, yörede daha önce yapılmış olan araştırma sonuçları özetlenmiş ve fitopatolojik sorunlara önerilerde bulunulmuştur.

İspir ve Pazaryolu İlçelerinin Tarımsal Yapı ve Mekanizasyon Düzeyi

İsmail ÖZTÜRK, Cihat YILDIZ, Yücel ERKMEN, Mazhar KARA

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri  Bölümü, 25240 Erzurum

İozturk@atauni.edu.tr

Bu çalışmada Erzurum ili, İspir ve Pazaryolu ilçelerinin tarımsal yapı ve mekanizasyon düzeyinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda, tarıma elverişli arazilerin ilçenin toplam arazisine oranının İspirde %6.70, Pazaryolu’nda ise %10.97 olduğu saptanmıştır. Erzurum ili genelindeki toplam traktör varlığının %3.31’inin İspirde, %1.81’inin ise Pazaryolu’nda olduğu, il genelindeki toplam tarım alet ve makina varlığının ise %1.86’sının İspir, %0.94’ünün ise Pazaryolu ilçesinde bulunduğu tespit edilmiştir. Tarımsal mekanizasyon kriterleri açısından, her iki ilçenin de Türkiye ortalamasının altında bir mekanizasyon düzeyine sahip olduğu belirlenmiştir.

İspir Ormancılığı ve Sosyal Yapıya Katkıları

İbrahim BEKTAŞ1, Muammer TİZİ2, İsmail BAKİ3

1KSÜ Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği, 46060 Kahramanmaraş

2Erzurum Orman İşletme Müdürü 25100, Erzurum

3İspir Halk Eğitim Müdür Baş Yardımcısı, 25900 İspir-Erzurum

ibtas@ksu.edu.tr

Bu incelemede, İspir ormancılığının; İspir ve çevresine, orman ürünleri endüstrisine, ekonomik ve sosyal hayata sağladığı katkıları araştırılmıştır. Mevcut durum analiz edilerek, öne çıkan unsurların önemi ve getirileri irdelenmiştir. Bu unsurlar arasında, ekonomik, sanayi, turizm, eğitim ve kültürel değerler öne alınmıştır. Ormancılığın ve orman ürünlerinin İspir’in kalkınmasına muhtemel getirileri ve bunları sağlamada hayata geçirilebilecek proje önerileri üzerinde durulmuştur. Öte yandan, ormancılık eğitiminin İspir’de hangi branşlarda yapılabileceği ve bunların yöresel destek ve girdilerinin neler olacağı da, bu incelemede, ele alınan konular arasında yer almıştır.  Çalışmanın sonunda, yukarıda irdelenen konulara ilişkin görüş ve önerilere yer verilmiştir.

İspir Orman Köylerinde Sosyoekonomik Yapı ve Kırsal Kalkınma İmkânları

Fahri YAVUZ, Yavuz TOPCU

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, 25240 Erzurum

ytopcu@atauni.edu.tr 

Bu çalışmada, İspir ilçesinden seçilen 5 orman köyündeki çiftçi ve tarım işletmesi özelliklerinin çiftçilerin yıllık gelirlerini nasıl etkilediğini, köylülerin kente göç etme isteklerinde hangi faktörlerin daha etkili olduğunu ve ormana olan bağlılıklarını etkileyen faktörlerin neler olduğunun belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmanın materyalini İspir ilçesinde seçilen 5 köyde toplam 100 hanehalkı ile yapılan anket sonuçları oluşturmuştur. Anket verileri kullanılarak doğrusal regresyon modeli en küçük kareler yöntemiyle ve sınırlı bağımlı probit modeli kullanılarak tahmin edilmiştir.

Tarımın öncelikli uğraş alanı olması çiftçinin toplam gelirini olumsuz etkilerken, çiftçinin eğitim seviyesi, hanede fiilen kalan nüfus, sahip olunan arazi miktarı, işletmenin toplam sığır sayısı ve şehirde çiftçiye ait mülkün olması olumlu yönde etkilemektedir. Üreticilerin yaşları, sahip olunan toplam arazi miktarı ve mevcut sosyal güvenlik sigortası ile göç etme eğilimi arasında ters bir ilişki varken, üreticinin eğitimi ve hanede kalan nüfus miktarı ile göç eğilimi arasında doğru bir ilişki vardır. Bunlara ilave olarak; odun ve keresteye olan ihtiyaç, çiftçinin tarım dışında işi olması ve odunu yakıt olarak kullanmak zorunda olması orman kaynaklarına olan bağımlılığı artırırken, yaş, eğitim, sahip olunan meyve ağacı sayısı, sahip olunan hayvan sayısı orman kaynaklarına olan bağımlılığı azaltmaktadır.

Çiftçilerin genel ve teknik eğitim seviyelerinin iyileştirilmesi, işletme büyüklüklerinin artırılması ve tarımın ana faaliyet kolları dışında tarımla ilgili diğer ekonomik aktivitelere yer verilmesi çiftçilerin toplam yıllık gelirlerini artırabilir. Ayrıca ormanlara bağımlılığı azaltan fakat alternatif kaynaklar sunan projelere yer verilmesi, sosyal güvenlik sigortasının yaygınlaştırılması ve tarımsal destekleme politikalarıyla şehre olan göç önemli ölçüde azaltabilir ve kırsal kalkınma olanakları artırılabilir.

Türkiye’de Manzara Yolu Yaklaşımlarına Özel Bir Örnek: Erzurum-Rize Karayolu Koridoru

Faris KARAHAN,     Hasan YILMAZ,

Atatürk Üniversitesi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 Erzurum

fkarahan@atauni.edu.tr

Bu çalışma Erzurum–Rize karayolu koridorunun doğal, kültürel, tarihi ve rekreasyonel özelliklere bağlı olarak manzara yolu kavramı açısından uygunluğunu tartışmaktadır. Bildiride manzara yolu ve manzara koridoru kavramları tanımlanmış ve manzara yolu temel kriterlerine bağlı olarak Erzurum–Rize karayolu değerlendirilmiştir. Aynı zamanda, Erzurum–Rize karayolunda temel doğal, kültürel, tarihi ve rekreasyonel özelliklere bağlı olarak bazı görsel kalite analizleri yapılmıştır. Sonuç olarak, Erzurum–Rize karayolu koridorunun Türkiye için doğal, kültürel, tarihi ve rekreasyonel özellikleri ile önemli bir manzara yolu potansiyeli taşıdığı belirlenmiştir.

İspir İlçesinin Rekreasyonel Potansiyeli Yönünden İncelenmesi

Serkan ÖZER, Işık ÖZ, Neslihan DEMİRCAN, Metin DEMİR

Atatürk Üniversitesi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 Erzurum

isikoz@atauni.edu.tr

İspir, Erzurum iline bağlı olmasına rağmen coğrafi konum itibariyle Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgesi arasında bir geçit olduğundan doğal ve kültürel özellikleri bakımından çeşitlilik göstermektedir.

İlçe sınırları içinde doğan ve ilçeyi topraklarını ikiye bölen  Çoruh Nehri ilçenin en önemli rekreasyonel potansiyelidir. Dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biri olan Çoruh Nehri’nde Rafting sporu yapılmaktadır. İlçeyi çevreleyen dağlardan başta Kaçkar Dağları “Dağ Turizmi”,“Yayla Turizmi” ve “Kamp Turizmi”, “Flora Turizmi”,     “Tracking” için imkan tanımaktadır. Kaçkar Dağları’ndaki Yedi Göller bölge turizmine büyük bir katkı sağlamaktadır. İspir çevresinde çok sayıda kale, cami, çeşme, mağara,  kilise, harabe, mezarlık, tarihi kalıntıları bulunmaktadır. Çim kayağı için uygun pistler, balon ve yamaç paraşütçülüğü için gerekli engebeli ve yüksek dağlar ve tepeler yer almaktadır.

İspir ilçesinin rekreasyonel potansiyelini araştırmak amacı ile yapılan bu çalışmanın sonucunda İspir İlçesi’nin doğal, kültürel değerleri yönünden çok zengin olduğu, bölge ve ülke turizmine büyük ölçüde katkıda bulunabilecek potansiyele sahip olduğu ortaya çıkmıştır.

İspir İlçe Halkının Ev Bahçesi Anlayışlarının Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma

Serkan ÖZER, Neslihan DEMİRCAN, Işık ÖZ

Atatürk Üniversitesi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 Erzurum

sozer@atauni.edu.tr

Anadolu çok farklı coğrafik yapısı ve geçmişten günümüze kadar çok farklı medeniyetleri barındırması nedeniyle zengin kültürel yaşantılara ev sahipliği yapmaktadır. Yörelere göre kültürel yaşamlarda da değişiklilikler gözlenmektedir. İspir ilçesi hem coğrafik yönden hem de kültürel yönden Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinin izlerini taşımaktadır. Dolayısıyla yöre halkının günlük yaşamlarını devam ettirdikleri evlerinde ve bahçelerinde de bu farklılıklar kendilerini göstermektedirler. Bu çalışma kapsamında da İspir ilçesi geleneksel ev bahçelerinde kullanılan bitki türleri ve gerekçeleri belirtilerek, genel yapıya uygun bir ev bahçesi modeli oluşturulmuştur.

İspir İlçesinin Adının Kökeni Üzerine Bir Çalışma

Yaşar YILMAZ

Sağlık Bakanlığı, Sıhhiye – Ankara

yasaryilmaz25@gmail.com

Çoruh’un mümbit ettiği ve bundan dolayı tarih boyunca yerleşim için tercih edilen İspir’de tarihî süreç içerisinde Hurriler Urartular, Sakalar (İskitler), Medler, Persler, Partlar, Romalılar, Bizanslılar, Sasaniler, Araplar, (Dört Halife Devri), Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Moğollar-İlhanlılar, Karakoyunlular,Timurlular, Akkoyunlular, Gürcü Krallığı, ve Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürmüştür.

M.Ö. 680 yılında Kafkasların kuzeyinden gelen savaşçı, atlı göçebe Saka (İskit)’ların Sasper boyu, bugünkü Çoruh havalisine yerleştiği ve bu zamandan günümüze buranın adının "sper/spir";"İsbir/İspir";  "İsbihr/ İspihr" biçimlerinde kullanıldığı bilinmektedir. "İspir" adı, tarih boyunca "donanımlı at uşağı"; "bir çeşit ot"; "ak çakır (doğan) kuşu", "küçük çayır kuşu"; "Süleyman peygamberin hanımı Belkıs’tan olan ilk oğlunun adı";"Saka-İskit Türklerinden Sasperlerin oturduğu yerin adı (saspir/sasper); "güzel, sürme gözlü" anlamlarında kullanılmıştır.

Akkoyunlular döneminde Anadolu’daki Türkmenlere "Rumlu Türkmenler" denilmiş ve İspir’deki Türkmen köylüleri de bu ad altında anılmıştır. Bu dönemde İspir’de iskân eden halka "İspirî" (İspirlü) denilmiştir. Bugün Anadolu’da (Maraş, Hatay) soyadı "İspir" olan ve sayısı binli rakamları bulan soyadın olduğu bilinmektedir. Diğer yandan, "İspir"in köy adı ve lakap (İspir Ağa/Kayseri, Pınarbaşı) olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.

İspir İlçesinde Süt Hayvancılığı ve Süt Ürünleri Üzerine Bir Araştırma

 Arzu KAVAZ, İhsan BAKIRCI

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda mühendisliği Bölümü 25240 Erzurum, Türkiye

arzukavaz@atauni.edu.tr

İspir, arazi şartları nedeniyle ekonomisi tarıma dayalı olan bir ilçemizdir. Süt hayvancılığı ise ilçe halkının ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. 2007 yılı verilerine göre ilçe genelinde 25145 süt hayvanı (9645 inek, 11000 koyun ve 500 kıl keçisi) hayvanı mevcut olup bu hayvanlardan elde edilen sütlerden 15900 ton süt, 500 ton tereyağı, 9150 ton yoğurt, 1050 ton beyaz peynir üretilmiştir. Süt ve ürünleri üretim miktarındaki bu düşüklüğün nedenleri arasında işletme başına süt veren hayvan sayısının azlığı, pazarlama şartlarının yetersizliği, girdi fiyatlarındaki istikrarsızlık, bilgi ve teknoloji kullanımındaki yetersizlik, tüketicilerin gelir seviyesinin düşüklüğü, üreticilerin sürekli olarak farklı iş arayışını sürdürmesi ve işletmelerin sermaye yetersizliği gibi faktörlerdir. Bütün bu faktörlerin yanı sıra yetiştirilen hayvanların büyük bir kısmının düşük verimli ırklardan oluşması, yem üretimin yetersizliği, karma yem fiyatları ile ürün fiyatları arasındaki dengesizlik, hastalıklarla mücadelenin yetersiz oluşu ve pazarlama zincirinin uzun olması, elde edilen sütün geleneksel ürünlerin üretiminde değerlendirilmesi (civil peyniri, ispir kaymağı vs.) ve elde edilen ürünlerin kayıt dışı kullanılması gibi faktörler ilçe sütçülüğünün önemli problemlerini oluşturmaktadır. Çalışma’da bu problemler irdelenecek ve özellikle sütün işlenmesi ve pazarlamasına yönelik çözüm önerileri sunulacaktır.

 

Yukarı Çoruh Havzasında Yaygın Olarak Bulunan Ballı Bitkiler

Yaşar ERDOĞAN 1 Ahmet DODOLOĞLU 2 Ümmügülsüm ERDOĞAN1   Ramazan ÇAKMAKÇI3

1Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

2Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, 25240 Erzurum

3Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, Erzurum

yasarerdogan@hotmail.com

 

Çoruh havzası ballı bitkiler bakımından oldukça zengindir. Daha önce yörede bu bitkiler bakımından kapsamlı bir şekilde çalışma yapılmamıştır. Araştırmada 2000-2007 yıllarında, Çoruh Havzasında, Erzurum.un kuzeyi, Kaçkar dağları, İspir, Doğu Karadeniz dağları, Kop dağları, Soğanlı dağları, Artvin, Bayburt, Tortum ve Oltu civarında birçok bitki materyali toplanarak incelenmiştir. Toplanan bu bitkilerin herbaryumları oluşturulmuştur.

 

Erzurum (İspir) Koşullarında Doolittle Yöntemiyle Yetiştirilen Ana Arıların (Apis Mellifera L.) Bazı Özellikleri ve Koloni Performansına Etkileri

Semiramis KARLIDAĞ

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, İspir-ERZURUM

skutluca@atauni.edu.tr

 

Bu çalışmanın ilk aşamasında Erzurum (İspir) koşullarında Doolittle yöntemi ile yetiştirilen ana arıların aşılama randımanı, yüksük uzunluğu ve çıkış ağırlıklarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. İkinci aşamada ise; çiftleşen ve yumurtlamaya başlayan ana arıların şansa bağlı olarak seçilen arıcılıkla uğraşan üreticilere dağıtılması ile 10 farklı grup oluşturulmuş ve her bir gruba 7’şer ana arı dağıtılarak bu gruplarda oluşturulan kolonilerin bazı özellikleri karşılaştırılmıştır.

 

Çoruh Havzasında Tarımının Dönüşümünde

Organik ve Alternatif Tarım Fırsatları

Ramazan ÇAKMAKÇI1,  Ümmügülsüm ERDOĞAN2

1 Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 25240 Erzurum

2Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, İspir – Erzurum

rcakmak@atauni.edu.tr

 

Çoruh havzası zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir ve bu kaynağı koruyarak geliştirmek ve kullanmak bölgeye önemli katkı sağlayabilir. Havzada endüstri bitkileri tarımına uygun olmayan küçük parçalı arazilerde birçok meyve ve sebze kimyasal girdi kullanılmadan yetiştirilmektedir. Meyve, sebze, ilaç, baharat, kozmetik, parfüm, gıda ve meşrubat sanayi ve farklı amaçlı bitki çaylarının organik olarak üretimi ve pazarlanması yöre insanının gelirini artıracak ve bölgeye önemli bir canlılık gelecektir. Küçük ve parçalı tarım alanlarında ekonomik olabilecek reyhan, kekik, nane, ahududu, çilek, böğürtlen, kantaron, adaçayı, oğulotu, kapari, kuşburnu ve İspir fasulyesi benzeri bitkilerin organik olarak yetiştirilmesi bölge için oldukça uygun olacaktır. Yöreye adapte olmuş, ekonomik değeri olan tıbbi ve aromatik bitkilerin doğadan toplanması ve organik olarak yetiştiriciliğinin yaygınlaşması, ülkemizde tıbbi ve aromatik bitkilere olan ihtiyaç ve talebin karşılanması için önemli bir kaynaktır. Kimyasal gübre dahil hiçbir sentetik madde kullanılmaksızın yetiştirilen ve yetiştirilebilecek bu bitkilerin, topraklara uygunluğu, küçük arazilerde getirisinin yüksek ve kültürünün biliniyor olması gibi nedenlerle, bölgenin kalkınmasında temel rol oynayabileceği söylenebilir. Dere kenarlarında yaygın olan nane, yamaç ve yol kenarlarında doğal olarak yetişen kapari, ıslah edilmeyi bekleyen sayısız badem ağacı, işlenmeyi bekleyen yerel kuşburnu popülasyonları, kurulacak organik bitkisel çay, uçucu yağ ve meyve suyu sanayi tesisleri bölge için önemli kaynaklardır. Bölgede büyük çoğunluğu dağınık ağaçlar halinde tarla kenarlarında bulunan ve yerel çeşitler olan armut, ayva, kırmızı ve beyaz dut, elma, erik, vişne, kiraz, kayısı, zerdali, şeftali, nar, ceviz, kızılcık ve üzüm gibi kültürü yapılan meyvelere ilave olarak, doğal florada yaygın olan Berberis (kadın tuzluğu), Prunus (çakal eriği), Cotoneaster (tavşan elması), Crataegus (alıç), Sorbus (eğvit), Rubus (ahududu ve böğürtlen) ve Mespilus (muşmula) türleri, elma, kiraz, nar, fındık ve sayısız tıbbi ve baharat bitkisi tamamen doğal olarak yetişmekte veya yetiştirilmektedir. Öncelikle dut, kızılcık ve erik olmak üzere meyve türlerinin tamamı tarım kimyasalı kullanılmaksızın yetiştirilmekte ancak sertifikasyon sistemi olmadığından organik ürün olarak değerlendirilememektedir. Ekonomik, sosyolojik ve jeolojik nedenlerden dolayı modern tekniklerin uygulanamadığı veya yetersiz uygulandığı, genellikle yerel çeşitlerle meyve yetiştiriciliğinin yapıldığı bölgede, meyveciliğin içinde bulunduğu dezavantajlı durum, organik yetiştiricilikle önemli bir avantaj haline dönüştürülebilir. Diğer yörelerden coğrafik olarak izole edilmiş havza organik sebze ve meyvecilik bakımından şanslı görülmektedir. Önce ekonomik analiz ve Pazar garantisi sonucu bahçe veya köy seçimi; seçilmiş yerlerde uygulama, kontrol ve sertifikasyon ve aşamalı olarak tüm köy veya yörede organik meyvecilik yapılması önerilebilir. Böylece kültürü yapılan ve doğal olarak yetişen meyvelerden yaş ve kurutulmuş organik meyve, meyve suyu ve çiçek çayı üretimi ve pazarlanması yörenin kalkınmasını sağlayabilir. Ülkemizden çiçek soğanı ihraç edilmekte ve bu durum genetik kaynaklarının bilinçsizce yağmalanmasına neden olmaktadır. Bölgede Galanthus, Crocus, Dactylorhiza, Gentiana, Orchis, Primula, hezaren, çuhaçiçeği, kardelen, karçiçeği, lale, terslale, nergis, sıklamen, salep, süsen, şakayık, göl soğanı ve çiğdem türleri başta olmak üzere uluslararası ticarette önem taşıyan türlerin üretimi ve ihraç edilmesi sağlanmalıdır.  Organik tarım ve bölgenin kalkınması için, İspir-Pazaryolu arasındaki bademlerin ıslahı; pekmez, fasulye ekotipleri ve benzer yerel ürünlerin tescili ve standardizasyonu; kapari geliştirme yaygınlaştırma ve erozyon önleme; kuşburnu benzeri meyve suyu üretme; olgunlaşmamış cevizden salamura reçel geliştirme; çakal eriği benzeri yabani meyvelerin değerlendirilmesi; süs ve soğanlı bitkiler yetiştirme ve yukarı Çoruh havzası kollarının temizlenmesi gibi projeler hayata geçirilmelidir. Floranın zengin olduğu bölgeler koruma altına alınmalı, yöreye hitap edebilecek bir “Organik Tarım, Tıbbi ve Baharat Bitki Ticaret ve Pazarlama” birimi oluşturulmalıdır. Tamamen organik baharat, pekmez, bal, meyve suyu, kekik suyu, bitkisel yağ, bitkisel çay, bitki kimyasalları ve gıda katkısı üretimi, organik ürünlerin işlenmesi ve pazarlanmasıyla mevcut kaynaklar etkin olarak kullanılabilir. İspir, Pazaryolu ve Yusufeli ilçelerinde yüzyıllardır hiçbir kimyasal kirleticinin kullanılmadan organik tarım ürünü yetiştirmeye devam eden köyler vakit geçirilmeden “Ekoköy” olarak belirlenmeli ve yöre insanının ürünü değerlendirilmelidir. Çoruh havzası ulusal düzeyde “Organik Ürün Yetiştirme Bölgesi” olarak ele alınmalı, halk eğitilmeli, meraklı ve ilgili çiftçilerin organik ürün yetiştirme sertifikası almaları sağlanmalı ve küçük alanlarda karlı olan Pazar imkanı bulunan bitkilerin kültürü ve tanıtımı sağlanmalıdır.

 

Yukarı Çoruh Vadisinin Üzümsü Meyve Yetiştiricilik Potansiyeli

Ümmügülsüm ERDOĞAN1 Ramazan ÇAKMAKÇIYaşar ERTÜRK1

1Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 25240 Erzurum

gerdogan@atauni.edu.tr

Yukarı Çoruh Havzası’nda yaşayan nüfusun temel geçim kaynağını tarım ve hayvancılık oluşturmaktadır. Ancak bölgede arazinin engebeli olması ve tarım faaliyetlerinin sürdürülebileceği düzlüklerin çok sınırlı, küçük ve dağınık oluşu entansif tarım sisteminin uygulanmasını engellemektedir. Bütün bunlar sonuçta geçim sıkıntısı çeken nüfusun bölgeden göç etmesine neden olmuştur. Üzümsü meyveler son dönemlerde ticari önemi artan meyve türleri arasında yer almaktadır. Özellikle çilek başta olmak üzere ahududu, böğürtlen ve frenküzümü bölgede çok rahatlıkla yetiştirilebilecek meyve türleridir. Kısa sürede ekonomik verimliliğe ulaşmakta, küçük aile işletmelerinde aile işgücünün değerlendirilebilmesine imkân vermekte ve pazarda yüksek fiyattan alıcı bulunabilmektedirler. Sağlıklı beslenme konusunda ortaya çıkan yeni anlayışlar üzümsü meyvelere olan talepte artışlara yol açmıştır. Taşımaya dayanımlarının yetersiz olması nedeniyle önceleri sadece yerel pazarlarda değerlendirilebilen bu meyve türlerinin, dondurularak ve diğer işleme yöntemleriyle işlenerek ihraç edilebilmelerinin mümkün olması bölge ekonomisine önemli katkı sağlayabilecektir.

 

İspir ve Pazaryolu’nda Alternatif Sebzecilik: Sırık Domates ve Brokoli

Doç. Dr. Ertan YILDIRIM

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO 25900 İspir – Erzurum.

ertanyil@atauni.edu.tr

………………………………………

İspir ve Pazaryolu Yöresi Halk Masalları

Ferit AYYILDIZ

Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

feritayyildiz@hotmail.com

Bu çalışma 1999 -2001 yılları arasında İspir ve Pazaryolu merkez ve köylerinden anlatıcıyla yüz yüze derlenerek; Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır.

Bu çalışmanın amacı: Çok zengin bir geleneksel kültüre sahip olan bölgemizin henüz yazılıp literatüre girmeyen ve anlatılmadıkça unutulup giden halk masallarının unutulmasını önlemek ve gelecek kuşaklara ulaşmasını sağlamaktır.

Çalışmada yer alan 41 masalın tümü asıl halk masalıdır.  Bunlardan 32’si olağanüstü masal, 7’si realist masal ve 2’si de Fıkralı masaldır. Sınıflandırmaya girmeyen masal yoktur.

Bu çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. Metinler ve İnceleme. Metinler kısmında 41 masal derlenen kişi ağzına sadık kalınarak yazıya geçirilmiştir.  Masallar anlatılırken bir alıcıya kaydedildiği için, yazıya geçirme esnasında Türkçenin olanakları dahilinde yöresel ağızlara sadık kalınmıştır.

Masallar, Anti Aerne-Stith Thompson tasnifine göre sınıflandırılmıştır. Tip ve epizotlar ( dilim ) ise Eberhard-Boratav ve Aerne- Thampson yöntemiyle verilmiştir.

Stith Thompson’ un motif tasnifine uygun olarak 23 motif çıkarılmıştır. Bunlar: Mitolojik motifler,hayvanlar, yasak, sihir, ölüm, olağanüstülük,devler, imtihanlar, akıllılar ve aptallar, aldatmalar, kaderin ters dönmesi, geleceğin tayini, şans ve kader, cemiyet, mükafat ve cezalar, esirler ve kaçaklar, anormal zulümler, cinsiyet, hayatın tabiatı, din, karakter özellikleri, mizah ve çeşitli motif gruplarıdır.

 

İspirde Doğal Olarak Yetişen Kapari Bitkisi ve Önemi

Arzu Karataş1  İsmail Güvenç2

1Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat MYO, 25900 İspir – Erzurum

2 Erciyes Üniversitesi Safiye Çıkrıkçıoğlu MYO, Kayseri

karatasarzu@hotmail.com

Kapari, ülkemizde Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde doğal olarak yetişen, kuraklığa dayanaklı,  çalımsı yapıda, toprak yüzeyini örten, dik ve yatık olarak büyüyen dikenli çok yıllık bir bitkidir. Farklı yörelerde deve dikeni, kebere, kedi tırnağı, gebre otu gibi çok farklı isimlerle de bilinmektedir.

Güneşi seven kapari, kalkerli ve killi topraklarda özellikle güneye bakan yamaçlarda kendiliğinden yetişmekte ve iyi gelişmektedir. Çok yıllık yayılıcı ve derin bir kök sistemine sahip olan kapari, aynı zamanda iyi bir erozyon kontrol bitkisidir.

Dünyada başlıca İspanya, Fransa, İtalya ve Kuzey Afrika’da yetiştirilen kaparinin, tomurcukları ve meyveleri çok küçükken toplanarak salamurası yapılmaktadır. Ülkemizde yaygın bir şekilde tüketimi olmayan kapari genellikle dış ülkelere ihraç edilmektedir.  Ancak, yöremizde de doğal olarak yetişen kaparinin önemi yöre halkı tarafından bilinmemektedir. Bu nedenle yöre halkının bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Böylece yaz aylarında, atıl işgücü değerlendirilerek işsizliğin azaltılması, tarımda kullanılamayan arazilerin kullanılması, gelir düzeyinin artması ve yörede sık görülen erozyonun önlenmesi mümkün olabilecektir.

 

İspir ve Pazaryolu’nda Bal Üretimi Dışında Alternatif Bir Arı Ürünü Üretimi: Arı Sütü

Semiramis KARLIDAĞ1, Ferat GENÇ2

1Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat MYO, İspir-Erzurum.

2Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Erzurum.

skutluca@atauni.edu.tr

Özet: İspir ve Pazaryolu’nda arıcılık denince hemen hemen tamamen bal üretimine dayalı bir uğraşı akla gelmektedir. Balmumu üretimi ise daha çok kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise arıcılık, bitkilerde polinasyonu sağlamak ve özellikle koloniye dayalı bal, balmumu, propolis, polen, arı sütü, arı zehiri, ana arı, oğul ve paket arı gibi çeşitli ürünlerin üretimini kapsayan oldukça geniş bir tarım koludur. Son yıllarda ülkemizde arı sütü üretimine yönelik bazı çabalar gözlenirken, yöremizde arı sütü üretimi teknikleri bilinmemekte ve üretimi henüz yapılmamaktadır. Oysa ki, arı sütü en önemli arı ürünlerinden birisidir. İçeriğinde bulunan kıymetli maddeler nedeniyle besleme değeri çok yüksektir. İnsan sağlığı açısından geniş kullanım alanı bulunan bu kıymetli maddenin öneminin anlaşılarak üretiminin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Böylece yöremizde bal üretimi yanında arı sütü üretiminin de yapılmasıyla arıcılarımıza alternatif ekonomik bir katkı sağlayacaktır.

Comments are closed.