Derneğimizde İspir’in Düşman İşgalinden Kurtuluşu’nun 96. Yılı Anma Programı Yapıldı.

Derneğimiz yönetim kurulu üyesi Ahmet Engin İspir’in düşman işgalinden kurtuluşunu anlattı. Daha sonra kuran okunup dua yapıldı.

İSPİR’İN KURTULUŞU

İspir’i ve yöre halkını daha iyi tanımak ve bilmek için, istiklal Harbi gazilerinden Müftü Mustafa Başkapan’ı ve onun vatan ve millet için sergilediği fedakarlıkları da bilmek lazım.Müftü Mustafa Başkapan, o dönemin efsanevi kahramanlarından birisi. Canını, malını, evlatlarını vatan uğruna feda edecek derecede bir kahraman. Erzurumiyatçı Süreyya Şehidoğlu Çizgilerle Erzurum’da şöyle anlatır onu: Erzurum’un kuzeyindeki bu yemyeşil ve sarp bölgenin sakinleri de tam iki yıl Rus işgalinde kaldı. Bu hürriyetsizlik iki yıl boyunca onlara neler çektirmedi ki. Askere alınmış, şehid olmuştu erkekleri. Böyle köylerin kadınları, mağaralarda, aç, çıplak ölümle cenkleşe cenkleşe ne olacağı belirsiz bir gelecek için çırpınıp duruyorlardı. Onlar Ruslar’ın yurdu terkedeceklerini duydukları zaman, “işte üstümüzde pus kalkıyor” diye hürriyet içinde yaşamanın sevinciyle dolmuşlar, fakat biraz sonra bu sevincin geçici olduğunu anlamışlardı. Kaderin acı günleri daha bitmemişti. Gerçekten kasabadaki Rus kumandanı iki güne kadar İspir’i terk edeceklerini Müftü Mustafa Başkapan’a bildirdi. Ve o akşam da erkek urbası giymiş, ayakları çizmeli “Akan” adındaki bir ermeni kadını, beraberlerindeki üç adam ve yedi katır yükü cephane ile İspir’e geldi. Onları kavi kaleler içinde oturan silahlı ermenilere götürdüğünü Müftü Mustafa Başkapan sezdi. Zaten Ruslar çekildikten sonra ermenilerin görülmemiş bir katliama başlayacaklarını hemen herkes biliyordu. Çünkü bunun örnekleri vardı. O akşam Müftü Mustafa Başkapan, İnyetin Osman’ı çağırarak “yarın yola çıkacak olan Akkan ve mahiyetinin yolunu kes, yüklerini ele geçir silah ve cephanelerine el koy, üstünde bulacağın vesikaları da bana getir” emrini verdi. Osman gece yarısı Keraplı Mustafa’yı da yanına alarak yola çıktı. Şafaktan önce Çoruh üzerindeki Kaban köprüsünde mevzilendi. Şafaktan önce Çoruh üzerindeki Kaban köprüsünde mevzilendi. Biraz sonra akkan ve mahiyetindeki eşkiyalarla çarpışarak, onları, yükleriyle birlikte ele geçirdi. İnyetin Osman, kadının üzerinde saklı olan vesikaları alarak Müftü Mustafa Başkapan’a getirdi. Hunutlu Mehmet Efendi’nin gözyaşları içinde Türkçeye çevirdiği vesika; Bayburt’taki ermeni çete başı Antratik’in Hodiçurdaki ermeni işbirlikçilerine olan emirleri içeriyordu. Vesikada şöyle yazıyordu:“Bayburttaki katliamlarımız bitmek üzeredir. O şekilde hareket edin ki, siz oradan, biz de buradan yediden yetmişe kadar, İspirlileri kese, kese; gelecek pazara kadar Kan köyünde birleşelim.”Diğer taraftan Erzurum yönünden Batum Taşnakları başkanı katil Zaven Zakaryan iki katil ermeniyi bu bölgeye göndermişti. Bu iki cani, Tortumlular tarafından yakalandılar. Bunların üzerinde ele geçirilen emir de, yine Müftü Mustafa Başkapan’a ulaştırılmıştı.Ertesi gün 21 Ocak 1333’de Ruslar İspir’den kaçtılar. İkindiye doğru Şiğonoslu Şevket beyle kasabadan Necip ağanın oğlu Bayburt’taki katliamları anlattılar. Birisi satırla doğranmış, diğeri yakılmış insanlarla dolu bir evin üzerinden kendilerini atarak, bir gecede baygın yattıktan sonra kurtulmuşlardı. Rusların çekilmesinden hemen sonra yayılan dehşet verici haber büyük bir şaşkınlık ve panik doğurdu. Herkes ne yapacağını şaşırmış; geleceğin nelere gebe olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu hercümerç, bu şaşkınlık, bu ümitsizlik; Müftü Mustafa Başkapan’ın bütün halkı tellallar vasıtasıyla bugünkü belediye kahvesi önüne çağırdığı zamana kadar sürdü. Daveti işiten İspirliler, büyük küçük dalgalar halinde, belirtilen yere doğru yürüyordu. Bu ne yürüyüştü Rabbim! Kolu kanadı kırılmış, titrek bacaklar üstünde dalga dalga ilerleyen bu kalabalık, hangi ümidin peşindeydi?Beyinleri birer soru makinesi halinde İspirliler, belirtilen yerde toplandı. Biraz sonra dini urbasını giymiş, o bembeyaz sakalı ile bir saygı sembolü halinde Müftü Mustafa Başkapan balkonda belirdi. Ve halka şöyle hitapetti:“Ey müslüman kardeşlerim! Bir zamanlar bu topraklarda Osmanlı bayrağı dalgalanırdı ve onun kanunları hakimdi. Sonra Rusların işgalleriyle onların kanunları cari oldu. Bugün ne o, ne de diğeri vardır. Sadece vicdanın hükümleri mevcuttur. Bütün dindaşlarımın canı, malı, ırzı himayem altındadır. Her türlü şekilde suç işleyenler en ağır biçimde cezalandırılacaklardır. Şimdi sessiz ve sedasız bir biçimde evlerinize dağılarak, bundan sonraki vazifelerimiz için vereceğim emirleri bekleyin.Allah’ın (CC) inayetiyle ırzlarımızı, namusumuzu ve kellelerimizi küffara teslim etmeyeceğiz. Ve bilmiş olunuz ki, dövüşerek ölmek kadınlar gibi teslim olmaktan daha şereflidir. Biz, tarihimizin ve Allah’ın (CC) indinde makbul olanı yapacağız. Hüda, yardımcımız ola. Amin.”Müftü Mustafa Başkapan daha sonra silah arkadaşlarıyla bir araya gelerek, İspir’i ermeni tasallutundan kurtarmak için gerekli olan kararları aldı. Firuz Bey, Şeyhin Hacı Bey, Ahpırınklı Hacı Necip Bey, Cenkerli Ekşioğlu Hacı Süleyman Bey, Kompurlu Hacı Tosun Bey, Konbanatlı Mustafa Bey, Danzutlu Mustafa Hoca, Sakulalı Hasan Efendi, Müftü Mustafa Başkapan’ın oğlu Müftü Ali Başkapan, Kumbasar Süleyman Bey, Çalmaşurlu Bektaş Ağa, Yağcı Hafız Efendi, Fısırıklı Mail Bey ve Şamil Ağalar’dı mücadele ekibinin başında gelenler.Önce vatan dediler.. Önce millet dediler..Onlar İspir erleri, onlar İspir gazileriydiler. Bayrak inmesin, ezan susmasın’dı niyetleri. Can vermeye, ant içtiler..Birer sancak olup dikildiler ve ermeni katilllerinin yüreğine indiler. Allah (CC) hepsine rahmet eylesin…

Comments are closed.